27 Nisan 2020 Pazartesi

YAŞLI OLMAK

47 yaşımda Manisa'da teyze iken İzmir'e geldim, apartman toplanıp hoşgeldine geldiler kapıyı açtım "annen evde mi?" dediler kocaman kahkaha atmıştım "anne benim ayol" diyerek. 
   
 Sonra bisiklet alemine katılınca gençler tarafından sevildim pamuklara sarıldım "ablam, kraliçem, sultanım" diyerek yaşımı unutturdular. 

   Ben yaşımı hiç unutmuyorum "kaportan genç görünse bile aslolan motor yaşındır yokuşta gösterir kendini" derim hep.
  
  Geçende "offf geçen de bu karantina da M.Ö. gibi oldu" :( Bi veledime de "yahu aranızda yaşımı unutup yaşdaşınızmış gibi nerdesiniz deyip yanınıza geliyorum arada dur deyin alınmam" demiştim.

   Benim veletlerim diye sevdiğim gençlerde yaş takıntısı yoktur. Hoşgörü, mizah, kafası güzellik, neşe ararlar. Onlar iyi yürekli kendileri ile barışık gençler.

   İlk bıçağı son grup veletlerime katılan birinden yedim hiç alışkın olmadığım bir duruşla tek hareket yaptı benim veledim de ben de kalakaldık. Şak diye çıktım o gruptan içlerinde benim has üç veledim hala canımdır gerisinden uzak dururum.

   Bu ülke de sınırılar hep çok keskindir anne, kadın, yaşlı, çocuk, ergen, cinsel ayrımcılık daha bir sürü sınır dikenli telle çevrilidir. En büyük sınırı da YAŞLILARA çizerler ölmüş gibi yok sayarlar.

   Kızım bu karantina döneminde daha çok görüşme isteğimi "ihtiyaç duyunca" diye bir sözcükle soktu bıçağı. İHTİYAÇ ne acaip, vurucu, yaralayıcı kelimedir. Kimseye ihtiyaç duymadan yaşamayı kendime felsefe edinmişim ve bence başarılıyım da.     Şu olmadan yaşayamam, şunu yapmazsam yaşayamam demem. Yaşarsın arkadaşım bok gibi yaşarsın ya kendi elinle yaşamının ipini çekersin ya da bu ömrü öyle de böyle de tamamlarsın. Annemin bana vasiyeti "Payına düşen hayatı güzel yaşa yasla üzüntüyle değil keyifle yaşa" elimden geldiğince uydum buna.

   Ben kendimden büyükleri hep çok sevmişimdir, onların hikayeleri, geçmişi anlatışları, tecrübeleri, bana hep başka dünyalara ışınlayan kitaplar, sinema filmleri gibi gelmiştir. Sınırları kaldırmayı hep bildim ve hayat da bana sınır çizmeyen bir sürü güzel insan gönderdi.

   Burada ki "Balıkçı Parkı" tam bir yaşlılar kulübü gibidir banklarda güneşlenirler. Yanına oturup Merhaba dediğin anda muhabbet başlar. Özel soru sormadan, şahane hikayeler anlatırlar, hepsi donanımlı aydın kafaları güzel insanlar çok özledim hepsini :( İnşallah bu süreci sağlıkla atlatırlar :(

    Bu karantina da 42 gündür izoleyiz, en büyük tekmeyi devlet attı 65 yaş üzerini eve tıkıp unuttu (ben 59'um daha len oha yuh falan deme çarparım ha). 20 yaş altını daha sonra tıktı evlere. Yaşlıya saygıyı şaapsınlar ne saygısı lan ne saygısı!!!! Saygı da bir sınır çiziyor, saygı da sarılma yok, öpmek yok, sevgi sözcükleri yok kupkuru saygı nerene soksan sığmaz. Sevmediğimiz insanlara "saygı duyuyorum" denir genelde. Yaşımızı unutarak SEVİLMEK İSTİYORUZ... 

   Bunalımda falan da değilim, yaşlanma korkum da yok, ruhum hep 24 olsa da yaşlıyım lan zaten, istersen bu konu da yap bi mizah da al nasibini :)))) 

Hiç yorum yok: