20 Kasım 2014 Perşembe

Kendini Beğenmiş Bisikletçiler, Solcular, Sanatseverler

   Gürkan Genç'in bir paylaşımının altına "de" ayrı yazılır demiş bi densiz, o da kibarca sittir lan demiş. Yahu delikanlı dünyayı geziyor kas gücüyle, sen hala de de da da mısın yuh kere yuh. Sabah sabah deliriverdim beynime hücum edenlerle. Du anlatam size de muhabbet olsun :)

   Çalıştığım yıllar da sağlam solcularla çalıştım tamam emretmezler, iş paylaşımında adildirler, ast üst takmazlar herkes çalışırdı. Musmutlu çalıştım, ama bir duvarları vardı arkadaş içimi kuruturdu o duvar, senin okuduğun kitabı, izlediğin filmi, gazeteni hep küçümserler öyle teorik bakarlar dı ki hayata, benim gibi düz kafalar iki dakkada sıkılırdık onlardan. 
Hala teorik solculardan sıkılırım bugünkü siyasi durumda payları olduğunu düşünürüm onların o "herşey bizim beynimiz de" diye bizi ötelemenin getirisidir şu anlar.

   Benim hayatın içinde varoluşum, yaşam tarzım, düşüncelerim de fraksiyonsuz solcudur, şimdiler de yine kategorilediler tatlı su solculuğundan Atatürk'çülüğe rütbe verdiler sağolsunlar :)

   Bir de bisikletçi versiyonu var bunların, yaptıkları kilometrelerin onları Tanrı katına taşıdıklarını zannediyorlar. Valla bak abartmıyom, seni kilometren kadar ciddiye alıyorlar. Giyim, kuşam, bisikletin markası, hepsi rütbe hele hele kilitli pedala geçmemişsen "ayyyy iğrençsinnn zavallısııınn" bakışları vardır. Bunlarla inanılmaz dalga geçerim sivri dilimden nasiplerini alırlar.

   O bisiklet festivallerine kötü bisikletlerle terleyince kurumayan giysilerle gelip aslanlar gibi pedal basıp savaşçı gibi turu tamamlayanlara büyük hayranlık duyarım. İki kişiyle laflamıştık Gökova bisiklet turun da onlarla ilk konuşanmışız (turun 3. günü düşünün) kimse tanışmamış laflamamış taaa Samsun'dan gelmişler sessizce pedal bastılar sessizce gittiler. Rütbeli hindiler de ortalarda kabara kabara geziyorlar dı. 

   Kıçımın bisikletçileri, ayyy bi de bunların kadın olanları varrrr Allam Allam arkana bakmadan kaç, her biri İngiliz Kraliyet ailesinden anasını seveyim. Bekar olanlarına erkekler sokulamaz bile herkese aşşaa tabaka olarak bakıyorlar yapayalnız geçiyor oysa ömürleri farkında bile değiller.

   Kendi çapım da bisiklete biniyorum gittiğim yer hep aynı Kaklıç köy kahvesi, azcık spor yapıyorum ve en çok da eğlenmek için bisiklete biniyorum, EĞLENİYORUM arkadaş. Bisiklet günlük yaşam da daha çok kullanılsın diye de sokak aktivislerindenim o kaa hepsi.

   Çok şahane insanlar da var heryer de olduğu gibi mütevazi, yaptığı turları laf geçmedikçe anlatmayan, anlatırken "sen de yapabilirsin" duygusunu damardan verenler. Hayranlıkla izliyorum onları sağlıkla yaşasınlar.

   Kendini beğenmiş sanatseverler en korkunçları hiç bir şeylerini paylaşmazlar gel şu filme gidelim al bak şu kitabı oku asla demezler. Okudukları kitabı öyle bir anlatır ki sanki o yazmış ve sennn okusan bileee anlayamazsınnn gibi gibi duygularla anlatırlar herşeyi. Korkarsın "yaaa ben de şöle bi film izlemiştimm" desen anında aşağılar filmini. Laynn aşağılayacak kadar izlemişin ya denyo, sevme ama ezikleme de. Bunlar da kimseyle paylaşmadan yapayalnız yaşarlar. 

   Her yıl yüzlerce film izlerim, elime geçen her kitabı okurum, dergi gazete mizah dergileri takip ederim taaa çoçukluğumdan beri hem de. Ama en büyük keyfimdir Kaklıç köy kahvesin deki yaşlıların anılarını dinlemek.

   Sabah sabah hepsi resmi geçit yaptı zihnim de, tanıdıklarımı da anmış oldum. Mütevazi olun abartmayın sittirik işlerinizi, çok ciddiye almayın yaptıklarınızı. 
Tüm o kilometreler, kitaplar, filmler, siyasi duruşunuz, ruhunuza ne kattı, dönün oraya odaklanın, yamuklarınızı görün, ruhunuzun zenaatçisi olun yontun, arının, temizlenin yeniden, ruhunuzu güzel bir esere dönüştürün. İnanın bunu yaptığınız da hayatınız değişecek siz daha neşeli, hayattan keyif alan keyif veren ölümden korkmayan bilge insanlara dönüşeceksiniz...   

2 Kasım 2014 Pazar

İzmir Doğançay Mezarlığı

   Bu gün ansızın giden bir mahalle komşumuzu yolcu ettik. Koşa koşa gittim Bostanlı camisine araba bulursam mezarlığa da giderim demiştim. Buldum bir araba iki genç ve bir dostumuz muhabbetle yola çıktık. 

   Yolda başka cenaze arabasının arkasına düşmüşüz, yakaladık bizimkileri arkasından takiple geldik Doğançay'a. Nasıl olduysa yine başka cenaze arabasının arkasında kaybolduk mezarlıkta, numaraları var arabaların ama küçük görünmüyor, (çok mu zor takip eden arabaların göreceği ışıklı yapmak o numaraları) tlf edildi ulaştığımız da imam okumaya başlamış bile, adam hızlandırılmış film gibi okuyor hiç bişi anlaşılmıyor. İnanılmaz hızla defnediliyor yere çökülür duanın bir yerin de, imam çökemez ki, çökse kalkamaz şişmanlıktan, o ayakta cemaatte ayakta. 

   Herkes tlflarla olduğu yeri tarif ediyor, bir sürü araba kaybolmuş tam bir kaos ve karmaşa yaşadı görebildiğim dört cenaze sahipleri. Herkesinkiler kaybolmuş bağırış çağırış  huşusuz bir telaşla hızla bitirildi dini seramoni, koşa koşa araçlara binildi. Biz çıkarken yine kayboluyordu başkaları. İzmir marşıyla girip İzmir marşıyla terk ettik ortamı.

 Şakkadak oyuncular değişiyor hemen yan tarafta oynanıyor aynı hızla aynı skeçler.Hüzünlü bir komedi de vardı,sigara içenler, acaip giyimli kadınlar, kıkır kıkır gülüşenler, laflayanlar, tırsıp geri de duranlar.

   Oysa hava şahaneydi orada daha fazla vakit geçirilebilir di insana huşu vermeli, koşarak kaçma duygusu değil. 

   Manisa'da başarıldı bu işler insanlara tabure, helva ekmek, su, güneş şemsiyeleri veriyor görevliler, belediye güzellikler yapıyor acılı insanlara tabureleri son insan gidene dek toplamıyorlar. Uzun uzun oturuyor herkes, laflıyor, helva ekmeğini yiyor, suyunu içiyor, sonra yavaş yavaş ayrılıyorlar. Çok başarılılar her işlem aynı yerde yapılıyor, tek kuruş alınmadan, insanlara muazzam hassasiyetle davranılıyor. Demek olabiliyor ki Manisa yaptı. Sen İzmir sen, neden acılı insanına, son yolculuğun da olana böyle bir şeyi reva görüyorsun yahu :(  

   Ben yarın yine oralar da olacağım başka bir dostumuzun babasına güle güle diyeceğiz. 
Hayatın bu tarafı da var ürkmeyin böyle günlerde mutlaka mutlaka yanlarında olun. "Kötü gün dostluğu" en unutulmayanıdır, birgün yaşayınca derinden anlar herkes bunu.

   Bir kadın gördüm 1914 doğmuş 2014 gitmiş vayyy be net 100 yaş içimiz ferahlasın da hep erkekler erken gitmiş ayol bu pafta da. 

   Tırsmayın hemen böyle şeylerden, sordum ben bisiklet binenleri geç alıyoz abla dediler hadi hadi pedalları döndürelim :D