25 Haziran 2013 Salı

Kızımın Dostunun Babası

  Tam 13 yıldır yakın arkadaş çocuklarımız. Zaman zaman bir araya gelir, güler eğlenirdik. Ben sınıf anneliği yaptım İlköğretim de, o da çok ilgili bir baba olduğu sık sık okula geldiğin den sınıf babası derdik ona da şakalaşırdık . İkinci kez sınava girdi kızlarımız, gergin, kızlarımızın sistem tarafından hırpalanışına üzgün, bir yıl geçirdik hep beraber.

   Cumartesi günü Ege Üniversitesin de ayrı kampüslerde girdi kızlar sınava. Aradım telefonla o kadar gerilmişler ki korkuyla açtı kadın. Biraraya geldik lafladık çıkışta gergin değilse kızlar, İkea da yemek yiyelim dedik. Güle oynaya yedik yemeklerimizi. 

    "Ohhh nihayet bitti, eşinin Doçentlik sınavı, kızın sınavı iki yıldır seni de yediler, Abidin bey tatilin başladı artık" demiştim gülüşmüştük. Eve dönerken kendi aramızda Şerif'le, "çok durgun görünüyordu Abidin bey, iyi mi acaba diye de konuşmuştuk". Pazar onlar Suphi Koyuncu da biz Bayraklı Mustafa Kemal'de sınava girdik. Edebiyat'a zevk için girdi kızlar sayısalcı ikisi de. Ondan gerilimsiz geçti pazarımız.

    Pazartesi akşam saat 22.30 da diğer arkadaşı arayıp haber verdi "hastanedeler babası beyin kanaması geçirmiş" dediler hemen koştuk gittik. 5 saattir müdahale ediliyormuş, kalbi durmuş çalıştırmışlar. Medical hastanesine sevk ettiler ameliyata alacaklar diye, hepimiz peşinden. Sessizce gitti kocaman dev gibi adam. Kızının yanındaydım iğne yaptılar, kimse söyleyemedi zikredemedi.

    Daha 19 yaşında offf çok küçük ya. Tek çocuk, babasına deli gibi aşık, baba ona tutkun. Hiç okul servisine bindirmedi, hep baba götürdü getirdi 12 yıl boyunca . "Baba daha çok erken , babam gitmez ki, beni bırakmaz , babam gitmez" sürekli bunları söyledi. Yer altımdan defalarca kaydı. Çok üzüldüm çok. 

   Ben kendi çekip giden Feyiz'imiz den, annemden öğrendim kayıp duygusunu. Nasıl bir çarpıcı yastır, enkazı zamanla kaldırılsa da, bıraktığı hasar onarılmazdır, çok iyi biliyorum. Gidişlerin bana öğrettiği, beni daha iyi bir insan yaptı, hayattan beklediklerim azaldı, öfkelerim geçti. İnsanlardan beklentilerim bitti, daha da kaçar oldum kavgadan, tartışmadan, sürtüşmeden.

    Hayatta bir varsın, bir yoksun, her şey anlamsız. Kalp kırıp kalbiniz kırılıp, sevdiğiniz insanlardan küslük denen saçma pasif  direnişlerle uzak kalmayın. O direnişin kazanımı yok, kaybı çoktur. 
   Sizin için önemli, onun için önemli olduğunuzun hissettirildiği, özel dostlarınızı hep koruyun, kollayın onlardan vaz geçmeyin. Sürekli sizi üzenlerden de hemen kaçın, izin vermeyin sizi üzmelerine. Hayat çok kısa, herşey anlamsız, sürtüşerek geçirmeye değmeyecek kadar da değerli ömür.

    Kızımın ilk kez bu kadar yakınına düştü kayıp duygusu. Yaşayacaklar öğrenecekler henüz 19 yaşın da olsalar da. Çok daha küçücükken, ana baba kaybı yaşayanlara da ağladım ben bu gece... 

Hiç yorum yok: