17 Eylül 2014 Çarşamba

Yemeklerini Yediklerim

   Epeydir içimden geçse de parmaklarımdan dökülmedi yazacaklarım. Geçen de bir ev partisin de çok mutlu olduğum da söylediğim laf başlık oldu buraya. Bir daha ki ben de toplaşmaya davet edilecekler "yemeklerini yediklerim" olacaklar demiştim.

   Benim için sofralar ibadetin en büyük arenasıdır. Yemekleri yapanlara, o yediklerimizi yetiştirenlere, evlere ulaştıranlara, bedenime, herşeyin sahibine, uzun uzun şükrederim ve derin keyif alırım.

   Baba tarafım tatardır benim ilk büyük sofraları çok az da olsa onlarla yaşadım. Sonrasın da Şerif'in anneanne evin de enfes sofralar kurulmasın da hem yardımcı oldum hem çok büyük mutlulukla paylaştım. İlk muhabbetli sofra mutluluklarımı Fatoş ve Özkan'ın sofraların da tattım, Özkan Şerif ben aynı iş yerin de cumartesiler dahil çalıştık. Fatoş öğretmen di "ben tatildeyim siz bize gelin" der kocaman sofralar kurardı, 03 lere kadar keyifle yer içer sohbet ederdik. Masa donatma adına çok şeyi Fatoştan öğrenmişimdir ben, minnetle anıyorum yaşadıklarımızı.

   Sonraları iş arkadaşlarımızdan oluşan kalabalık bir topluluğa yemekler verdik Şerif'le evimiz de. Bulaşık makinamızın olmadığı yıllardı. İki gün boyunca meze hazırlar evi temizler "bazı mezeleri sen sen yap, sıcaklar bizden" deyip sazlı şarkılı muhabbetli şahane geceler yaşadık. Tüm bulaşıkları mutfağa yığar, camlarını açık bırakıp işe gider, akşamına dağ gibi bulaşığı Şerif'le hiç de gerilmeden yıkardık. 

   Obsesyonlu kadınlara delirmemin başlangıç yeridir o geceler. Lan herkesin neşeyle söyleştiği anda, bu gerilikler yavaş yavaş masadan bulaşıkları götürür yıkar kurular kaldırılardı. Onca bırakınlarım işe yaramaz, sert bir şekilde oturtursam kasılıp ortamı "bitsin de gidelime " boğarlar, en sonun da dayanamaz dağılırdık. Yeter deyip kaldırdım o yemekleri o daralıklar yüzünden.

   Yıllar sonra biz o geceleri çok özlüyoruz, yeniden topla bizi diye yalvaran geriliklere "yapın yemekleri ben toplarım milleti" dedim. Sonrasın da tekrarlanmadı "özledikkkk"  lafları. Çünkü onların evleri kirlenmesin,yorulmasınlar diye, "tabağım yetmez, masam yok sandalyem eksik, çok yoğunum, çocuklar engel" diye uzayıp giden tır dolusu bahaneleri vardır daima, ama sen çağır koşa koşa gelirler. 

   Bostanlı'ya geldiğim de küçük toplaşmalarımı da bisikletçilere, ama ilk büyük toplaşmamı turlarını izlediğim bisikletçi veledime yapmıştım. Son toplaşmamı da bisikletçi bir gruba yaptım.

 Büyük keyifle günlerce hazırlandılar herkes bişi yapıp getirdi yendi içildi çok ama çok mutlu oldular. Bir kaçkez de büyük kahvaltılar yaptık sonrasın da. Her seferin de "biz de de toplaşalım" dendi ama kimse de toplaşılmadı. Yukarı da ki tırlar girdi devreye. O grup bir daha toplaşmadı zaten.

İçlerinden biri "haftaya sendemiyiz yine" dedi, "neden ben de olasınız?", "eee hep sen de toplaşıyoz ya" dedi. Kahkahalar koptu, (aslında son derece iyi duygularla söyledi biliyorum) tamam bizim salon büyük, toplaşmaya daha uygun ama; organizasyon şirketmiyim restoranmıyım lan ben :)

   En unutulmazı 16 kişi tam pansiyon konaklamalısıydı. Akşam yemeği, uyku tulumlarınızı matlarınızı getirin laaan yeterli yorgan yok (kıştı) dediğim yatmalı, sabah kahvaltılı şahane bir toplaşma yaşadık. 

  Şu anda sadece bir veledim evin de enfes partiler veriyor (hem de erkek tek başına yapıyor tüm hazırlığı), şahane sofralar kuruyor enfes müziklerle unutulmaz anlar yaşatıyor önümden bulaşıkları alıp yıkamıyor, gerilip durmuyor, muhabetle o da misafirmiş gibi eğleniyor.

   Benim önümden tabakları hızla alan servis elemanlarına çemkirmişliğim çoktur. Biz uzun sofraların baygınları, sevmeyiz "yiyin gidin lan" diye bekleşenleri, o mekana o evlere bir daha çok zor sokuluruz.

   Şart değil muazzam sofralar kurmanız, enfes yemekler yapmanız (olsa iyi olur o ayrı :P ), balçık gibi bir makarna yap (paketin üzerin de yazan dakka kadar kaynat len balçıklaştırma sen yine de), yanında bir marul salatası, en ucuzundan bir de şarap aç, çokca gülümse mutlu ol tüm bunları yaparken yoksa anlaşılıyo negatif enerji yüklenen herşeyden. Yere bir gazete ser, kağıt tabakta bardakta ver, ama "yap ulan yap emek harca". Kendine de bize de "ne mutlu olduk o gece" anıları ekle.

   He bir de bu yemeklere elini kolunu sallayarak gelen, delirmiş gibi yiyip,içip sittir olup gidenler var direk zehirleyesim gelir onları. Varlıklarının hiç bir anlamı yok mutlu da olmuyorlar ha, kapat ahıra koy yemlerini sularını aha o konseptte takılıyorlar hayatta.Benim etrafım da az sayıdalar ve asla soframa vize alamazlar. 

   Sonraki yemeği yapacak ruh ve kıçım ne zaman olur bilmiyorum ama konseptin ana fikri "yemeklerini yediklerim" olacak, ne kaa ekmek o kaa küfte yıllarına geçtim gare, ite kaka zorla sokanlara "yürü git len" desem de, geçtim.

    Bu saatten sona davet edecekler hişttt sen len sen "sence ben gelirmiyim?" hele hele balçık gibi makarna ve ucuz şarap,gazte üstüne, imkansız be bebişim :D

   

1 yorum:

Adsız dedi ki...

okudum anladım..
ee ne zaman toplaşıyoz sizde:)) ismi