8 Şubat 2016 Pazartesi

HİÇİM

  Ülkede yaşanan olumsuzluklara üzülmekten ruhum sık sık köşelere sıkışır oldu. Bedenimi hasta eden yerlere yuvarlanmaya başlayınca, sloganımı çizdim "55 yaşındayım etim butum belli dünya ben doğmadan önce de böyleydi, ben gidince de böyle olacak". Tarihe göz atmamız yeterli her dönem vahşet diz boyu oldu, daha beter ne olabilir dedikçe daha beterini duyar olduk.

   Geçen de spiritüel derinliği olan biriyle tanıştım, hep ilgimi çeker mana aleminde yolcu olanların güzel anlatıcılarını dinlemek. Ama iki dakika da ettiği iki kelime, anında kendime mesajı gönderdi. Kendisinin bir şey olduğunu söyleyen iki kelimesi, benim HİÇ olduğumu belgeledi.

   Ben bu dünya için görevlerimi tamamladım (kendimce bilmediğim görevlerim vardır belki daha) anneme gönderildim düşürmek için her şeyi yapmış en sonunda ağır bir kanama geçiriyor aklı çıkmış "yaşarsam doğurucam" demiş. Sonraki yıllarda Şerif'in de sayesinde hayatının zorluklarını kaldırdık, o çocuklarımıza baktı evimizle ilgilendi, biz gönül rahatlığıyla çalıştık. 17 yıl emeklilik güzelliği gibi yaşadı hayatın kendini hırpalamasından kurtuldu az da olsa. Her daim dua etmiştir, hala üzerimize sevgisini şefkatini gönderiyor oralardan. 

   Annemden sonra hayata bakışım değişti. Kızlarımı büyüttüm kendimce elimden gelenin en iyisini yapmaya uğraştım hala da uğraşıyorum. Şerif'e de becerebildiğim kadar yoldaş oldum, evliliğin dayatmalarında çok arızamız çıksa da, 31 yıldır beraberiz.

   Uzaydan dünyaya bakan fotolar en çok hiç olduğumuzu belirtir. Nokta bile değiliz evrende, kocamanız sandığımız kendi yarattığımız egolarımızdır. HİÇİZ VE ÖLÜMLÜYÜZ, ülkenin en zengini genç yaşında ölünce krize girdi insanlar. Onca zengin bile olsan vaktin gelmişse bilet kesilir gidersin, her şey o vakitte gizlidir. Kendi ölümlü olmalarını gördüler gidenin arkasında ve çok korktular.

   Bu dünya için görev sandıklarımı tamamladım dediğim de, ruhum da emekli moduna geçti. Kendi içime bakıyorum kocaman HİÇ oluşuma ve derin bir huzurun yolunda yürür oldum.Bunun getirdiği düzenlemeler de yapıyorum sık sık.

   Ruhunda huzur olmayanlardan kaçıyorum, buna büyük kızım da (sanatçılar her daim huzursuz sanırım) Şerif de dahil, ince bir kapı çekiyorum. Görüştüğüm insan sayısını çok azalttım onların kendi çöpünü, endişelerini, huzursuzluklarını istemiyorum. Ruhunda yalan barındırandan uzak duruyorum, yalnızlığın huzurunu zaten severdim ama yeni derinlikler keşfediyorum.

   Mevlana'nın felsefesinin ana maddeleriymiş "HİÇ" olmak. Araştırmışlığım yok, bedene dövmeye karşıyım sevmem.
yahudilere vurulan numaralardan dolayıdır dövme sevmeyişim. Ama bu günlerde hiçliğin sembolü bir semazen nakşettireyim diye aklımdan geçti bir kısacık an. Yağar şimdi bana evrenden o semazenler eminim buna :)

   Keşişleri anlar oldum sessizce dağ başlarında bir ömür yaşanır mı ya öyle de derdim enfes yaşanırmış, he ben yaparmıyım? Yok yapamam yaşamın kendi devinimine hayranım, içinde barındırdığı güzellikleri görebilmekten payıma düşeni yaşayabiliyor olmaktan da mutluyum. Hiçten geldik hiçe gidiyoruz gel yanımda yürü, bırak karanlığı, ışıklanalım insan sevgimizde...

   Meraklısına dip not: Kafayı sıyırmadım :)


    

1 yorum:

Unknown dedi ki...

Semra güzel bir anlatım
önemli olan çok şey değil Bir hic olabilmek
Teşekkürler