yalnızlık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
yalnızlık etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

5 Ekim 2016 Çarşamba

İki Kişilik Yalnızlık

   Uzun evlilikleri gözlemlemeye yetecek kadar yaşamışım tam yarım asırdır izliyorum çevremi.İlk annemle babamı ve arkadaşlarımın anne ve babalarını izledim benimkiler sorunluydu ama onların ki de matah değil derdim. Kafam da ki modele uymuyorlardı.Evlilik dediğin romanlarda filmlerde ki gibi olmalı neşe saçmalı diye düşünürdüm.

   5 yaşım da düşündüklerimden farklı değil şu an da gözlemlediklerim de, şaşırtıcı bu 50 yıldır evlilikler de hiç bir şey değişmemiş demek. Sadece kadınlar çalışma hayatına atılıp daha çok seslerini çıkarmaya başladılar. "Gitmiyorsa bitsin" dedikleri için kadın cinayetlerinde bir numara ülke olduk.

   Bitiremeyenler, başka bir hayata başlayacak gücü olmayanlar, tek başına yaşamayı unutmuş bundan ödü patlayanlar, boşanırsam bir sürü akbaba erkeğin hücumuna uğrarım diyenler, bir kaç sorun için herşeyi yıkmamalıyımcılar, toplum da evli olmanın koruyuculuğunu ünvan gibi taşıyanlar, ekonomik olarak erkeğe bağımlı olanlar, kendime bakamam yumurta kıramam kendime don alamam sürünürüm diyenler, çocuklar için çekiyozcular, çocukların okulu bitsin evin borcu bitsin v.s diye öteleyenler, yaşlılığına hizmetçi arayanlar. Yalnızlıktan korkanlar daha aklıma gelmeyenler de vardır, şimdi facede kontak listemin kontakları yardırırlar daha çok neden sıralamada.

   Tüm bunların birleşiminin yolu "İKİ KİŞİLİK YALNIZLIK" ülkesine çıkar. Etrafınıza bakın uzağa bile gitmeyin hani dostuma laf çakmıyayım demenize bile gerek yok. Bir çay bahçesine, kafeye oturun başlayın izlemeye birbirleriyle konuşmayan sıkıcı çiftlerle doludur oralar. Lan biz de öyle görünüyoruzdur ha, sıkıcımıyız yav biz de, öyleysek söylemeyin. Tam da burada içimden şu şarkı çalmaya başladı :) Söyleme bilmesinlerrr bu aşkınnn bittiğiiniii :D

   Yataklar 45 li yaşlar da ayrılıyor genellikle, çok horluyor, çok kıpırdıyor, kitap okumak istiyorum o ışıktan rahatsız oluyor, ben erken o geç yatıyor, sigara kokuyor diye bir sürü şahane nedenlerle. Gündüz vardiyası iki, gece vardiyası tek kişilik yalnızlıklara ayrılıyor evlilik adlı işyerinde.

   Yalnız kadınlar Cumhuriyeti deniyormuş İzmir Bostanlı'ya. Güvenli tacizin rahatsız etmenin olmadığı gece geç saatler de bile sokaklar da kadınların yalnız yaşadığı semttir burası. Bir o kadar da, mutsuz görünmeyen, ama neşe ve keyifin de taşmadığı, duyguları yüzlerinden okunamayan uzun evliler de yaşıyor. Bazen tek tek oturup konuşmak istiyorum insanlarla, neler hissediyorsunuz? Hikayelerinizi anlatın, hangi yalnızlık daha iyi? Ne umdunuz ne buldunuz? sorularıyla başlayan uzun muhabbetler ne güzel olurdu.

   Bunlara ancak ya konsomantris ya da psikolog olarak ulaşabilirim ikisi için de yaşım geçti :) Şöyle bir meslek olmalı yaş sınırı da olmamalı "yemekte buluşalım muhabbetle hikayeni dinleyeyim hesabı bölüşelim" daha baştan meslek adının uzunluğundan kaybetti sanki :) Önce bu mesleğe bir isim bulmakla başlamak lazım :)

   Bana soruyorsanız ben ana evinden koca evine geçtim tek başına bir odanın hayaliyle gençlik, foça da taş ev bahçesinde kangal kapısın da Vespa hayaliyle de orta yaşlılık geçirdim. Hep hayalde kaldılar ve artık bir hayalim de yok. An da yaşamanın keyfini öğreniyorum ne geçmiş ne gelecek şu an var sadece. İçimde ki yalnızlıklaysa muhteşem dostuz gittikçe daha çok dünya ile ilişkimi minumuma indirerek yaşıyorum. Gündüzleri eşim çalıştığı çocuklar yuvadan uçtuğu için, tek kişilik yanlızlığımdan büyük keyif duyarak yaşıyorum. Ama bu gerçek yalnızlık değildir akşama eve gelecek kocanın varlığı belki de yalnızlığın keyfini katlıyordur bilmiyorum bunu. Enin de sonun da uzun evlilerden biri, ya ölecek ya gidecek, ancak o zaman gerçek yalnızlıkla yüzleşeceğiz diyebiliyorum.

   Hey siz "tek kişilik yalnızlar"ve de "siz iki kişilik yalnızlar" yazsanıza okusak ya, belki ışık olur iki yoldan birini seçmeye çalışanlara... 

9 Aralık 2015 Çarşamba

Komşumuz Orhan Bey

Apartmana taşındık (2008 ağustosu) yerleştik hemen herkesle tanıştım bir tek 7 numaradaki beyefendi kalmıştı. Biz onun çapraz üstünde oturuyoruz, balkonda ritmik bir düzende yaşıyor 10- 11 suları kahvaltı ediyor yalnız yaşıyor bembeyaz kaplan gibi kedisi ile (adı oğluş'muş sonradan öğrendim). Kahvaltı sonrası daha önce çizilip işaretlenmiş klasik kitaplarını okuyor notlar alıyor. Kahvesini içiyor klasik müzik dinliyor makara bantlı kocaman teybinden. Opera baleler izliyor video kasetlerinden.

   Hoş bakımlı fit orta boylu gençliğinde yakışıklı olduğu belli, ağır hareketlerle her gün sokağa çıkıp alışverişini yapıyor, sokak kedilerini besliyor gazetesini ekmeğini alıp dönüyor. Taşındığımızın ertesi günü bahçeye kedilere attığı çiğ balık et parçaları için apartman imza topluyormuş ihtar çekeceklermiş, imza istediler. İlk günümüz daha, aldı kağıdı içeri Şerif bakışıyoruz napıcamızı bilemedik. Yanıt küçük kızımızdan geldi "bizden önce olmuş olaylardan haberimiz yok, taraf olamayız bilgilenmemiz gerekli" deyin dedi. Bakışıp kaldık liseye başlıyacak veledin aklı bizi yendi :) Red etmiştik imzalamayı, bunu nereden duyduysa Orhan bey hiç unutamadı yıllarca.

 Asla unutamadığını söylediği ikinci şeyse. Baktım kahvesini içiyor balkonda seslendim "merhabaaa" ses yok, daha yüksek "merhabaaaa" bu sefer ürkekçe yukarı baktı. Ben el sallıyorum diz çöktüm çapraz yukarıdayım, "nasılsınız sizinle tanışamadık, biz yeni taşındık 10 numaraya Semra ben"dedim. Önce önüne baktı sonra yukarı "ama ben yalnız yaşıyorum" dedi. Ben bi an yanlış duydum sandım aklım karıştı sona "eee biz de üç kişi yaşıyoz nolcak şimdi" dedim kahkaha attım. O da şaşkın gülümsedi. Kahve içmeye bekleriz dedim. Önümüzdeki günlerde bayramdı biz gittik kahvelerimizi içtik. Bu tanışmamızı defalarca anlattı onun evinde tanıştığım herkese. Öyle deme nedeni ise yalnız yaşadığı için kimse gidip gelmezmiş apartmanda ona, en medeni yerde de var böyle durumlar. 

   Gecenin bu vaktinde aklıma Orhan beyi düşüren şu oldu http://www.edebiyathaber.net/klasikleri-neden-okumali/ içeriğinde yazanlar tam da onu anlatıyordu. Şimdi anladım daha önceki minik bantlarla işaretler konmuş klasiklerini her yaşında bir daha okuyordu her okuyuşunda başka tatlar anlamlar buluyordu demek ki.

    Kütüphaneci numaralandırmasıyla düzenlenmiş koca bir kitaplığı vardı. Torunlarına vasiyetle şu numaradan şu numaraya kadar olanlar senin yazmış. Ama üzgündü gençler okumaya, kitaplara düşkün değil diye.

    Çok kısa süreli evli kaldığı eski eşine bakıma muhtaç diye nikah kıyıp sigortasından faydalandırıp bakıcı tutup evine aldı. Birden sessiz dingin hayatı karıştı, bir yıla kalmadan vefat etti eşi. Ukraynalı olan bakıcısı sınır dışı edilecek diye ona kızının izniyle nikah kıydı.

    2.5 yıl sonra bir ay içinde Orhan bey 89 yaşında kuş gibi uçtu, evinde maaşı bağlanana kadar bakıcısı kaldı sonrasında hızla dağıtıldı evi, o maaşla bakıcının hayatı kurtuldu kızını torununu Orhan bey sağken getirtip kızını evlendirmişti. Kaç hayatı değiştirdi. Huzur evine yatamam kedimi bırakamam derdi kedisini kızı aldı. Kitaplar noldu bilmiyorum. Gecenin bir yerin de aklımdan geçtin olduğun yerde kitaplar klasik müzikler vardır umarım.Beraber içtiğimiz kahvelere, sokakta sizi görünce kolunuza girip yaptığımız yürüyüşlere, konuştuğumuz yazarlara ve bana bıraktığınız Dostoyevski'nin kitabına teşekkürler iyi ki sizi tanıdım...