11 Kasım 2013 Pazartesi

Can Sıkıntısı

   Geçen gün bir yerde okudum, ki okuduklarım seyrettiklerim çok zor kalır ezberimde. Ahhh hepsi kalsa aklımda varyaaa, amma entel olurdum be, yeri geldiğinde şak diye alıntı çıkartanlara hayranımdır.

   Schopenhauer demiş; İnsanoğlu doğduğu andan itibaren gelecek kaygısıyla boğuşur, tüm çabası geleceğini garanti altına almaktır. Bir şekilde gelecek kaygısı olmayan insanın artık tek derdi CAN SIKINTISIdır. 

   Çok etkilendim bu sözlerden, başka gözle izlemeye başladım çevremi. Tüm yaptığımız can sıkıntısını gidermeye yönelik, spor, eğlence, seyahat, sanat. Bir kadın bisikletçi  çıldırmış halde şöyle dedi. "Bir ayda 1900 km yol yaptım, evim tertemiz, her şeyleri yıkadım pakladım ama hala içimde  düz duvarlara çıkacak, dağlara tırmanacak, aylarca yollara çıkacağım güç var." 

   İçindeki üzerine üzerine gelen can sıkıntısından kaçma paniğini derinden hissettim. Mutsuzluk can sıkıntısının kankası, beraber takılır onlar. İşleri güçleri seni yere sermektir.

   Bu arada zenginlere de çok üzüldüm ayol, ne büyük can sıkıntısı içindeler hepsi, aklım fikrin onlarda :)

   Benim babaannem (nine derdik hepimiz, babanne de ne yav) kocaman bir evde geçirdi çok uzun yıllarını. Her gün rutin işini yaptı, çok çok az sokağa çıktı, sokağa penceresi bile yoktu evin, akşam üstleri bir karış araladığı kapıdan, sokağı izlerdi bir kaç saat. Ne kadar görünürse geçenler artık, saniyelik kısa film gibi adeta.Tv falan olmayan yıllar radyosu da yoktu düşünün bi. Sık sık ninemi düşünür oldum bu günlerde ve içindeki ağır huzurlu duruşu kendime rehber seçtim.

   Napıyosun dediler mi "duruyorum" diyorum, şaşırıyorlar sokağa çık şunu yap bunu yap diye bir sürü şey öneriyorlar. önerilenin çoğuda kendi can sıkıntılarında kullandıkları savaş aletleri bence. Azcık bisiklet biniyorum, kitap okuyorum, her gün 1-2 film izliyorum, gazetelere göz atıyorum, sessiz sakin yaşıyorum. Çocukken de böyleydim ben, kitap ve filmler yeterde artardı.

   Hafta sonları kahvaltı bitince planımız yoksa Şerif can sıkıntısı çökecek diye dehşetle "hehh napcaz şimdi" diyor. Adama da hiper aktif çocuk velisi gibi habire proğram yapacaz haa "laynnn al bisikletini git şırk kendinide rahatla düş yakamdan" der oldum. Bu bisikletler olmasa ne halt yiyecekmişiz bilmiyom gare :)

   Emekli olunca yaşayacağınız büyük şoka hazırlanın, ön hazırlık yapın, hazırlanmazsanız "hehhh napcaz şimdi" "boku yedim" uçurumlarına düşersiniz. Benim size tek tavsiyem mutlu olacağınız hobiler bulun, "bir bisiklet al sokağa çık hayatın değişsin" (slogan benim imalatım, kaynak göstermeden çalana çarparım :)  gösterilen kaynak da oldum ya ben peheyy ) 

   En büyük tavsiyem de öyleceee durun, sadece durun, saatlerce akan sokağı, çarşıyı, doğayı, bir şeyi izleyin işte kıpraşmadan öylece, boş boş da bakınabilirsiniz çok tavsiye etmesem de, izlediklerinizin anlamları olsun bari. Napıyomuşuz hep beraber tekrarlayalım DURUYORUZ.

   Diyeceksiniz ki "senin canın hiç sıkılmıyor mu?" sıkıldığı zaman yazıyom facee, bi sürü veledim, velet ruhlu arkadaşım  geyiğin kralı ile açıyolar içimi hepiniz iyi ki varsınız...

   Bu yazımı yazmaya başladığımda, 31 ekim öğleden sonra, Nuray tlf etti "koş Akın'a bişi olmuş" dedi. Fırladım evden oysa o anda Akın " hadi bana eyvallah" demiş bile. Şokum hala devam ediyor, bu yılki beşinci arkadaşımız yürüdü gitti. Hepsi orta yaşlarında aniden, arkalarında kendilerine aşık kızlarını, hala seven eşlerini bırakarak gittiler. Yarım kalan yazımı ancak bugün tamamlaya bildim.

   Hayat kısa kuşlar uçuyor ... 

4 yorum:

Aşçı Fok dedi ki...

Ah Semracım, yaşam şimdi şu an, gayrisi yalan...

Semra Çetindağ dedi ki...

Yaşam tüm renkleriyle devinimine devam ediyor Aşçı Fok'cum, payımıza düşeni keyfe bulamak da bizim işimiz :)

Papatya dedi ki...

Semra'm

gerçekten de öyle.. bazen duracaksın, kelimenin gerçek anlamıyla duracaksın.
Öyle iyi geliyor ki.. meditasyon da bu değil midir? halbuki ne zor hiç birşey düşünmeden öylece durabilmek. Bırakmıyor ki bizi düşünceler. Hep bir şeyleri bir yerlere belli bir vakte kadar yetiştireceğiz illa ki...
halbuki hayat akıyor zaten.
biz koşsak da
dursak da..

öptüm

Semra Çetindağ dedi ki...

Papatyam durmanın içini sen en derin anlayanlardansın bir gün beraber de duracağız sessizce, yanyana, akan hayata sevgiyle bakarak :)