25 Ocak 2014 Cumartesi

Pasif Bir Direniştir Küsmek

   Kendi içimdeki bir arızadan dolayı, epeydir içime kaçmış yaşıyorum. Konsomatris ruhum yok ortalarda sessiziz içim ve ben. Bunu anlattığım halde hiççç anlamayan arkadaşlarım ise dışarı kapanan kapımı, onlara kapanmış gibi algıladılar. Ben kendimi tamire yoğunlaşmışım, umurumda değiller. Kimseyle bir derdim yok, olanına da söylerim şakkadak.

   Ama geçen gün iki veledim, hiç anlatmadığım halde ruhumu tanıdıklarından, alıp dışarı çıkardılar beni. Yolda fotoğraf çekmek için durduk. Kendimi anlattığım iki yaşdaşım biri durdu "naber nasılsınız" dedi. İki lafladık basıp giden için "perfonmans için bastı" dedi. "Yoo benle konuşmamak için bastı" dedim. Veletlerim şaşıp kaldılar kısa filme. 

   Sona düşündüm ne yorucu iştir "küsmek". Gördüğün anda kıçını ne zaman döneceğini hesaplıyosun, geriliyosun, görmezden gelirken kalbin çarpıyor, suratını asıyosun, kaşlarını çatıyosun, ağız çarpılıyor bunlar fiziksel eylem. Eylemden sona içinde bir karmaşa yaşıyosun, onu sevdiğin aklına gelince öfkeleniyosun, "ama bana böle yaptı şöle dedi"lere tutunuyosun bunlar da ruhsal eylem. Offf ne uzun yazarken sıkıldım.

   Biz küsmeyle 17 yaşımda çok takılırdık. Sonra gelişimimde büyük km taşı olan, izci Ahmet Oran bir laf etmişti "Küsmek pasif bir direniştir kazanımı yoktur kaybı çoktur" O yaşımda ben bunu uzun bir kartona kocaman yazıp, baş ucuma asmıştım. Yıllarca ruhumdan temizlemeye, kafa patlatmışımdır, bu kazanımsız direniş için.

   Bana tepkisini öyle gösteren arkadaşıma üzüldüm, gerçekten üzüldüm, kendinde yaşadığı eylem arızasına sebep olduğumdan dolayı. Lan ben değmem bu kadar çalkantıya, valla kimse değmez. Kimbilir kaç sağlıklı hücremiz ölüyo o anda (çok olmasa bari).

   Sanırım en çok yaşdaşlarım da var bu sorun, geçmişte kendimizi ifade etmemize imkan tanımayan ailelerimizin enkazı belki de bu durumlar. İzleyin çevrenizi afra tafra uzmanı yaşdaşlarım :) 

   Ben veletlerimle hiç yaşamadım böyle şeyler, onlar düz mantıktırlar ya severler ya sevmezler ortaları yoktur. Sevdiler mi de, küsme, trip, tafra, laf sokma gibi şeylerle uğraşmazlar, ben onlardan her gün bir şeyler öğreniyorum. Beni ruhlarına misafir ettikleri için minnettarlığım hiç bitmeyecek.

  Geçen akşam bir muhabbete katıldım, daha 20 yaşında bir kız gencecik. Oyyy o muhteşem kafasını öptüm kaç kere, bu nasıl bir dünyayı algılamak ve duruşunu ayarlama yollarını anlatmaktır arkadaş, mest de mest oldum. İyi ki varlar.

   Küsmek en çok da kalbi yoruyor bence, tansiyonu indirip çıkardıkça, nabız da inip çıktıkça bünyeyi bombalıyor. Tüm bunlara geliştirilecek karşı duruşlar var ve biz kendimize uyanı bulmalıyız. Kolay değil ama imkansız da değil.

   Ben kimseye küsmem, her zaman konuşma zeminim vardır. Dün bir veledim "sen çok da hoşlanmazsın" diye birinden bahsetti "yok lan neden hoşlanmıyayım, iyi insandır o, dünya görüşlerimiz ayrı çatışırız belki ama" diye yanıtladım.

   Bir cinsime bariz kazık atanları, potansiyel kötülükçüleri, olumsuz bakışlıları, kendini ve seni anlayamayanları, cemaatçıları (bunlar bir grup olurlar, sadece birbirleriyle ilişki içindedirler, darlanırım onlardan) kapitalistleri uzak tutarım kendimden, yürür giderim sadece.

   Kendini anlatan insanları dikkatle dinleyin, onda kendinize yarayacak gelişmenin yolları  vardır. Size kendini anlatan insanları anlamaya çalışın, anlayamasanız bile uğraşın. Size en baba psikologdan daha çok şey öğretirler, ruhlarından verdikleri haberleriyle.

    "Küsmek pasif bir direniştir kazanımı yoktur kaybı çoktur."
Kaybettiğiniz ise; kendinize gittiğiniz yolların trafik levhalarıdır. Daha çok kaybolursunuz ve hiç bir yere çıkmayan yollarda geçer ömrümüz...  

   

   

4 yorum:

Papatya Papadopoulos dedi ki...

Dediğin gibi Semram, yeni nesil ne kadar güzel ve özgürce ifade ediyor kendini.
"küsme, trip, tafra, laf sokma gibi şeylerle" vaktini harcamıyor bile.
Çok değilbelki geçen sene Maya bana "anne, küsmek ne demek?" diye sormuştu da, nasıl sevinmiştim :))
Halbuki biz kimbilir ne kadar küçük öğrenmiştik bunu, babam işinde kafası bozulur, hepimize küserdi.
Etrafında dolaşıp da onun küslüğünü görmemezlikten geliyor gibi yapan hep ben olurdum.

Nefret ediyorum küsmekten, küsenlerden...

Semra Çetindağ dedi ki...

Papatyam yazıma ne güzel bir cila oldu yorumun. İçim sızladı babasının etrafında dolaşan o küçük kıza :(

Unknown dedi ki...

ne garip değil mi? beklentilerle başlıyor her şey. arkadaştan, sevgiliden, insanlıktan ve hayattan. beklememek lazım fazlaca, en azından küsmemek için hiçbir şeye. değeri olan hiçbir şeyden fazla karşılık beklememek lazım. Hayat kısa... Küsecek kadar zamanımız var mı bilemem! Ben olmadığını düşünüyorum. sevdiğimize gönül koymamızı anlarım. Gönül almayı bilen insanlar elbette var. Bunu yapmakta zorlananlara ise, sevgimiz hatırına öğrenmesini sağlayabiliriz belkide....

Suçlamadan, yargılamadan kendimizi anlattığımızda bizi anlayacaktır. hala hiç anlamadığını, anlayamayacağını düşünüyorsak, kendimize sormalıyız; niye hala oradayız?

Semra Çetindağ dedi ki...

Rengin'cim çok haklısın ama ne kadar anlatırsan anlat karşındaki kendi kadar anlıyorsa kaç arkana bakmadan :)