3 Nisan 2015 Cuma

Jasmina Filmi

   Her yıl yüzlerce film izliyorum emekli ve çocuklarını yuvadan uçurmuş aylağın teki olmanın hazzıyla. Çok ama çok az film iz bırakır çoğu filmi de anımsamam bile. Bazen "çöpe döker gibi film izliyorum ne anlamsız seyirciyim yav"  dediğim de olmuştur kendime. Çok az filmi bloğumda yazmışımdır. Sabah kahvaltımı o gün seçtiğim filmin karşısında yaparım. Sonra da kahvemi içerim. Bu sabah ki filmim JASMİNA 2010 yapımı Bosna Hersek çıkışlıydı. 

   Keyifle geçtim başına az sıkılır gibi oldum duvara kazınan bisikletle kocaman gülümseyerek yuvarlandım filmin içine. Öyle izlerim zaten, içinde yaşar gibi kaybolurum olduğum zamandan filmin zamanına ışınlanırım.

   Savaşın acımasızlığını naifçe vermiş. Esas başrol adamı tiyatro tadında muhteşem bir oyunculuk çıkarmış, filmin yarısından sonuna kadar gözyaşları içinde izledim. Öyle ağır melodram değil, ağdalı bir yas yok daha çok derin iç çözümlemesi, naif bir yaşam, önyargıyla yaftaladığımız yaşamların arka odaları var. Sessiz bir savaş karşıtlığı var. 

   En çok da bisikletin metafor olarak muhteşem kullanılışı var. Onca bisikletle ilgili şey izlemişimdir en güzeli buydu son sahnedeki bisiklet ise içinizi titretiyor.

   Filmin bitişinde hemen Hırvatistan'a uçasım geldi filme plato olan o sokaklarda olmak istedim. Benim film sever zeki veletlerim o kasabayı bulup haritadan yerini bile atarlar bana.

   Her çocuk annesini kaybedince yaşı kaç olursa olsun kaç yıl geçerse geçsin belki bir feribottan iner diye özlemle bekler annesini. Ve içindeki en karanlık odasıdır o bekleyiş belki bir gün biri gelir ufak bir pencere açar o koyu karanlığa. 

   Sinema sektörüne emeği geçenler hepiniz hepiniz yeryüzü meleklerisiniz hayatı anlamlı kılıyorsunuz. Dünyanın her yerinden bir sürü olayı gözlerinizden bizlere taşıyorsunuz,  sevgi ve güzel dileklerimi gönderiyorum her film sonrası.

   Filmi de izleyin http://www.imdb.com/title/tt1482161/...

Hiç yorum yok: