7 Şubat 2013 Perşembe

Başım Hüzünden Öfkeli

   Mahalle balıkçısı İsmail abi bağırıyodu, yetişene kadar arka mahalleye geçmiş.Telefon ettim "barbun varmı ?" Diye "dönüyom on dakkaya, şahane barbun var" dedi aldım bi kilo , ben balkonda o beş kat aşağıda ekonomiyi de konuştuk. Kimse 25 tl lik barbunu almıyomuş, herkes sardalya yiyomuş. Sebepse "kredi kartlarından borç batağında hepsi" dedi.  Bi kilo bize çok gelse de aldım, çektim balkondan .

  Kızımız mezede istedi bi  her şeyi hazır ettim. Mahalle kuaförü kapalıdı alış veriş dönüşü "neden kapadın iyimisin?". dedim.Kızı gelmiş okulundan kafa tatili yapmış, ne güzel dedim. O da "sizin altınızdaki komşu ağırlaşmış ha" dedi . Bi an kim ya , kime noldu? oldum .Apartmanda yaşlı nüfus yoğun.Şefik beyden söz ediyormuş. 

   Şahane adamdır, kökten Atatürkçü emekli Albay Şefik beyim, akciğer kanseriyle harpteydi, "iyi gidiyor " diyorlardı. Kızı ilaçlarla koşuyomuş, berber Engin sormuş noldu diye kızı da " ağrıları çoğaldı serum la ağrı kesiciyi  verecekler " demiş. 

  Yer altımdan kaydı.Çok ama çok üzüldüm, o baba daha torun sahibi olmadı, daha genç 50 li yaşlarında, kızlarına aşık, o anda o kızını düşünmek beni mahvetti.

   Ben annemin son günlerinde, bilinci gittiğinde, ziyaretçi kabul etmemiştim. Onlarda etmiyorlar,çok iyi anlıyorum. Bu gece  rakımızı  Şefik Ordu için içtik. Adam doğuştan askerdi soyadı bile Ordu. Sohbetlerimiz olmuştu, balyoz harekatına üzgündü gidişattan öfkeliydi.Umarım umarım yırtar,iyileşir.

   Giden gidiyor da, kalan mahvoluyor. Ben 41 yaşımda kaybettim annemi, o yaşımda bozulan dengem 50 yaşımda anca azcık düzeldi, ne kadar düzeldiği tartışmalı. Kızlarına içim gitti.Göz yaşlarım akıyor şu anda, onları düşünerek
   .
  Eski yöneticimiz, iyi olsaydı parayı ben toplucaktım ,o idare edicekti, apartmanı, anlaşamadığı bir sevimsiz vardı  apartmanda iki oldular.O yüzden bırakmıştı yöneticiliği ki, herkes söylüyor yaptıklarıyla apartman şahane olmuş.
  
   Sevdiğin insanın gidişini izlemek, düşmanıma vermesin derim. Rakıda, balıkda, bende, şu anda karmakarışığız. Şefik bey bisikletimize izin veren yöneticimiz, apartman sakinleri öyle demişti "sevildiğinizi bilin, herkesin evine çıkarın bisikletinizi derdi. Bir size izin verdi" demişlerdi. Mtb aşağıya bağlı ağır diye zor geliyo çıkarmak, diğerleri yukarı da .

  Beş yıldır bu apartmanda oturma sebebimizdi. Umarım savaşından zaferle çıkar . Ben çözümün elimde olmadığı, çaresiz anlara, hüzünle beraber, acaip öfkeleniyorum neye faydası varsa, şu anda da öyleyim. Şefik beye, çaresizliğe hüzünlü ve öfkeliyim ... 

4 yorum:

Unknown dedi ki...

Acı şekil değiştiriyor sadece, kimsenin bişeyi atlattığı yok yoksa...

Semra Çetindağ dedi ki...

Hiç o pencereden bakmamıştım Semoşkam, haklısın. O acı yerinde aynen duruyor, bu gün dellenip bu kadar üzülmemin nedeni gözyaşlarımın böyle akma nedeni, o andaki çaresiz kendime bakıyo oluşum, çok ama çok haklısın ...

mavimantar dedi ki...

Anne, baba kaybını erken yaşayanlardanım...Hele de annemi,daha 16 yaşımdayken, yatılı okulda okurken; yani annemi hep özlerken...
Sevilenlerin kayıpları insanı başka bir boyuta taşıyor. Her şey dünden farklı oluyor. Renkler, kokular, sesler farklılaşıyor. Kocaman bir boşluk oluşuyor...Hani zaman her şeyin ilacıdır deniyor ya, işte aslında o kocaman bir yalan bence. Sadece o boşluğu taşımaya, o boşluğun varlığına eyvallah diyoruz, hepsi bu.

Semra Çetindağ dedi ki...

MaviMantar acının vurupta açtığı uçurumun ustası olamazsak, sık sık düşüyoruz,durmadan yara bere içinde kalıyoruz. Ustası olunca düşmeden gelip ucundan uçuruma bakıyorsun kocaman bir hüzünle.Boşluğu doldurmak imkansız.Ben kaybettim bile diyemiyorum ,annem gitti özgürlüğüne...