15 Şubat 2013 Cuma

Sevginin Ucunu Kaçıranlar

  Bizim apartmanda ki Orhan beyi anlatmış olmam lazım du bi özet geçem. 89 yaşında devlet bankasından emekli, kedisi Oğluşla yalnız yaşıyan, entelektüel, dev kütüphaneli, klasik müzik konserleri makara bantlara kayıtlı. Tüm gün okuyan, yazan çizen,sürekli opera ve konser müzikleri dinleyen, sessiz sakin bi güzel insan.

  İlk tanıştığımız gün balkondan seslenmiştim "Merhaba biz yeni taşındık Semra ben" demiştim. O önce önüne bakmış sonra başını kaldırıp (karşı altımızda yaşıyor) " ama ben yalnız yaşıyorum" dedi. Ne diyo diye düşündüm bi an. "Eeee nolcak biz de üç kişi yaşıyoz" dedim.Yalnız yaşadığı için kimse girip çıkmıyormuş, söyledi sonra .

  Tanışmamızı hiç unutmaz, her bir araya gelişimiz de anlatır. Beni o günden beri sevdiğini, değer verdiğini, çağdaş aydın bir insan olduğumu söyler. Çok nadiren uğrar kahve içerim.

  Bir akşam hastaneye götürdüler. Ertesi gün uğradım sohbet ettik bronşiti, kalbi var, kışlar yoruyor onu. O günden sonra benim evde Öss muhabbetinden içim darlandığından, kimselere üretim fazlası verecek, moralim olmadığından, herkesle azaltılmış ilişki modundayım.

   Geçen akşam üstü bisikletten dönüyom, apartmanın hayat dolu yaşlı kızları yakaladılar beni aidatı çıkarıver yukarıya diye, kapı önü laklakı yapıoz. Orhan bey de çıkıyo "Merhaba  sizin aidatı da vereyim mi ?" diye sordum. 

Yukarı beraber çıktık. Verdi parayı hiç yüzüme bakmıyor ama. "Sizi bilmeden kırdım mı, neden yüzüme bakmıyosunuz ?" Dedimmm haydaaa bir giydirdi bana off offf offf ağzına geleni söylüyo, bağırarak ama, bakıcısı da çıktı kapıya. Onu tam altı aydır  hiç aramıyormuşum, sormuyormuşum, kırıldımsa özür dilemesini bilirmiş, balkondan ona seslenmiyormuşum (balkona da çıkmıyorum lan beeeen ). 

  Makinalı tüfek gibi saydırmaya başladı, o arada bakıcısı çıktı kapıya, onu içeriye çekmeye çalışıyor, o girmemeye çalışıyor. Ukraynalı hoş bir kadın özür diliyor, o bağırıyor, olaya bak akşam akşam . Yahu bisikletten gelmişim ruhumun ayarlarını anca düzeltmişim.Cık cık olay yeri komiseriyim sanki, ya da çılgın paratoneri var ben de he .

   Eski ben laynnnnnnn diye bir başlardım,  stratejik bir savaşla, yerle bir ederdim karşımdakini. Grup terapisi gördüm ya uslandım, silahlarımı şiddet görmedikçe kullanmam. İlk  seansta "alanını korumayı " öğretmişti  doktorumuz. Onu hiç unutmam derin nefes alıp başladım .


    " Sizzz  önce BENİM BİR YÜZÜME BAKIN  lütfen konuşurken, ki bu aşağılamaya girer. Size bir kötülük yapmadım, ne yaşadığım hakkında fikriniz yok, sormuyorsunuz da, ve ben size bana BAĞIRMA HAKKINI VERMİYORUM (büyük harfli yerler de sesim yükseldi, diğerlerinde normale dönen, bir güfte ekleyin okurkene) 

  İki gün sona yine iniyom bisikletle arkamdan biri bi dakka bi dakka ALOOO diye bağırdı bi kat inmiştim, elimde bisiklet geri dönemem, bana olsa ismimle seslenilir dedim yürüdüm gittim.

  Dün akşam üstü tlf. panik ve  ağlamaklı bir ses barbar bağırıyor "lütfen Semranım beni affedin, dün kapınıza geldim yoktunuz, lütfen yalvarıyorum size affedin beni" gevşemiş filim bakıyodum, anaaam çıplak kablodan yüksek gerilim verilmiş gibi zıpladım. Yine makinalı tüfek gibi affetmemi söylüyor üzgünüm, diyor. Allaaam yaaa Yeşilçam film repliği gibi konuşuyo yaş 89 ama maşallah jargon zımba :)

   "Önce sakin olun affedecek bişi yok unuttum bile ben" diyerek sakinleştirdim. Haydaaa yine giydirdi " haklıyım ama ben size öyle yapmakta size çok değer veriyorum ben" dedi. "Değerin çokluğu, hoş görünüzü de çoğaltmalı" dedim. Neyse karşılıklı sevgi saygı temennileriyle barış sağlandı.

  Bu aralar üstüme sık sık böyle bombalar atılıyor, lan beni nolurrrr nolurrrr "normal boyutlar da SEVİN, anasını satiim, bu ÇOK kısmının giydirme kısmı da çok oluyo. Bakın kendi  alanımı koruyorum. Kendi karmaşanızın çöpünü bana dökmeyiniz.Sevginizin ucunu kaçırmayınız, sıkı tutun ısırıyo sona :P

  Hatta herkesi normal sevin yahu, kim bana "seni çok seviyorum" dese, oradan anında buharlaşmak istiyorum, öyle de tırstım he :) Haziran sonuna kadar Öss nedeniyle kapalıyım, sonrasında uzun süre tadilatta oliciim, yokum yokum anlıceeniz. He beni anlamla sevenleriniz kesmeyin irtibatı besleniyorum sizlerden.

   Geçen de  Mehtap bana "sen herkesi çok seviyorsun, benim olamıyacak kadar çok sevenin var, ama ben seni böyle de çok seviyorum" dedi. Müthiş bir özgür bırakan, koşulsuz, kesintisiz, beklentisiz sevme şeklidir bu bayıldım...  



      

2 yorum:

Banu Bingör dedi ki...

Bu "giydirme" ve "sitemler" dünyası nedir arkadaş? Eğer seni sık sık ararken, aramaz olduysam neden bir kez de sen arayıp "ne oldu kuzum sana?" diye normal normal arayıp, hatrımı sormuyorsun? Yaş 89 denince insanda refleks gibi şevkat duygusu oluşuyor bir an, ama 7 ile 70 arasındaki korelasyon değişmiyor :)) Anlayış ve yerine koyma duygusu kimisinde doğuştan, ama yoksa da zor gelişiyor vesselam!

Semra Çetindağ dedi ki...

Valla Banuşka o şefkat geri tepip ısırdı beni. Anlamaya çalışıyorum ama sorunlarının çözümü ben de değil ve tüm etrafıyla yaşıyorlar bu sorunları sanki :)