21 Mart 2013 Perşembe

Büyük Kızım İlk Göz Ağrım

   20 Mart dün büyük kızımın doğum günüydü. Annelik adına herşeyimin ilkini onunla yaşadım . Çuvalladığım anlarım çok olsa da, annemin yardımı, Şerif'in harbi paylaşımıyla, çok rahat büyüttük onu.

   Doğum doktorumuz arkadaşımız Hakan'dı, 9 eylül üniversitesinde  görevliydi, o zamanlar normal doğuma almıyorlardı orada. Ayda bir kez Konak doğum evinde nöbetçi oluyordu, o güne denk gelirse, o girecekti doğuma. Denk gelmezse bir arkadaşına yönlendirecekti. Tüm takibimi Hakan yapmış, başkasıyla doğuma girmek panik yaratıyordu bende. Arkadaş sıktım sıktım ayarladım, vallah o gün doğurdum heee :)

    Doğum yaklaşınca, sabahları annem gelir oldu yanıma, evde yalnız kalmıyayım diye. Geldi beraber  
tam kahvaltı yapıyoz. Bir işaret geldi, annemin el ayak  dolaştı ne yapacağını bilemez hale geldi. Çok şaşırmıştım, güçlü kolay dağılmayan bir insandı aslında annem. Eline fabrikanın tlf. numarasını tutuşturdum, karşıdaki Ecza deposundan Şerif'e tlf açtırıp gelmesini istedim (tlfların bu kadar yaygın olmadığı zamanlar diye, 50 yıl öncesi sanmayın çarparım heee ). Valizim günler önceden hazırdı, annem ona bile ağladı, aman da "kendiciği çantasını hazırlamış" diye. 

   İş arkadaşımız Ercan bir araba ayarlamış, Şerif annem Ercan ben Manisa'dan İzmir'e yola düştük. Arabanın eksik bişileri varmış, yolda trafiği görünce ceza yemeyelim, diye "doğuma gidiyoz" desem yutmaz polis, (benim karnım küçücük, hafif göbek ayarındaydı) "yat çabuk, battaniyeyi ört hastamız var" diycem dedi. Öyle yaptık, valla devam edin dedi polis.

   Vardık hastaneye ilk muayenemi yaptı Hakan ve yatırdı beni. Orada ağladım işte, dışarı çıkarıyorlar refakatçileri, ağrı odasında  yapayalnız oluyorsun. Ağlamama kıyamadı bir doğum bekleyen, teselli etmişti beni İzmir Kız Lisesinde öğretmenmiş. "İnşallah bana benzemezsin bir haftadır buradayım bir türlü doğuramadım" dedi. 
Aklım çıktı laaaan benim geldiğim yerde dinlediğim onca abuk sabuk doğum hikayelerin de böle bişi yoktu .
   O hikayelerde evde doğuranların uzun sürüyo hastanede şakkadak doğurtuyolar deniyodu. Sonradan öğrendim yav alayı efsane, kahramanlık destanı gibi, korku gerilim tadında anlatıyolarmış hep doğum öykülerini :)

  Arkadaş o toplu ağrı odası gibi, manyak bir deneyim yaşamamıştım hiç. Hakan anlatmıştı bu toplu ağrının normal hastanın psikolojisini bozduğu için ayrı odalarda olmalarına ikna etmeye uğraşıyorlarmış, hastane yönetimini. Kadınlar toplu halde tuvalette sigara içiyorlar, aralarında koyu sohbet kurmuşlar, bok kokuları eşliğinde. 

   İçlerinde 5. doğumunu yapacak, harbi koğuş ağası ruhunda, Dilber Ay model bir kadın, gözlerini kısarak, karnıma bakıp, bana "sen naapmaya geldin ?" dedi. Ben zaten iyice korkmuşum başıma ne gelecek diye. "Doğurmaya geldim" diye sesim zor çıktı. Alla allaa karnında küçücük deyip son moralimi devirdi kadın. Lan bakıyom onun karnı benim 4 mislim. "Kesin fare gibi bişi doğurcam" bennn diye ağlamaya başladım.

   Bir de kocası hastanede hademe olan bir kadın vardı. Bir tek gecelik kalıyo üzerinde, donu çıkartıyolar, ben sonuna kadar direnmiştim çıkarmadım yav. Arkadaş, o kadın ağrısından ortalığı birbirine katıyor, kendini yatakta oradan oraya atıyor, her atışında her yanı görünüyor, ömrümde anamı görmemişim çıplak bundan da hoşlanmıyorum.
 Dehşet içindeyim, kesin ilerleyen zaman da, bu kadının ki kadar büyük acı çekeceğim diye.
 Anaaa kadının kocası bi geldi kadın şakkadak sustu, bıdı bıdı lafladılar kocayla, adam gitti kadın yine aynı şiddette bağırmaya başladı. Adam uğruyo kadın susuyo, gidiyo çığlıklar atıyo, şaşıp kalmıştım.

    Lan fabrika gibi,durmadan yeni hastalar geliyo, gelen bi kaç saat bağırıp çağırıyo, bi gidiyo şak doğurup başka odaya alınıyor. Hastalar değişiyo, Öğretmen hanımla ben bekliyoz. Kadın bir de bir haftadır bekliyomuş, sinir bozucu o kimsesiz bekleyiş.

  Yeşim henüz tıpta okuyodu o da doğuma girecekti, alıp geldiler. Doğum uzuyo Hakan gerildi sezeyana alalım diyo, ama hastane başhekimi kadın doktor muayene edip onay vermesi lazımmış, hadi bi de onun için yattım o çıldırtıcı masaya (zor ikna ettiler, bunu red ettim bir süre yatmam diye ) 
 Kadın da bana soruyo, "basketçimisin?" hayır. "Voleybolcumusun?" hayır. Atletzmcimisin ? Hayır . Kadın kızdı sesi sertleşti "spor yapmıyomusun ?" hayır. "Neden?" diye gürledi. "Bende boyum daha çok uzar diye korktum ondan" dedim. Kadında Adile Naşit model, heeeeh şimdi oyacak lan bu beni derken. Kadın bacaklarımı yokladı, şap şap vurdu (heee taciz ediliyom, ne gülüyonuz len) "kaslara bak, bu beden aslanlar gibi, normal doğum yapar"  dedi miii sıçtık dedim. 
  Lan hangisi doğru Hakan'ın ki mi ? Kadının ki mi ? Allamm ölücekmiyim, ya çocuğum ölürse diye çok ağladım. 

   Kalabalık bir ordu ile 3 doktor bir sürü hemşire ebeler  bir doktor adayı, saltanatla doğuruyom ama nasıl bir dehşet ve korku içerisindeyim anlatamam.  Hehehe doktor adayı  Yeşim'i odadan attı Hakan. Çünkü, Yeşim duvara dayanmış çığlık çığlığa ağlıyordu Zekiyemmm diye. Ben onu gördükçe, doktor adayı ağlıyosa kesin ölüyom ben diye ağlıyorum, ağlamaktan nefes tekniklerine onca çalışmışlığımı kullanamıyorum. Sinüzitlerim şişmiş, burnum tıkanmış. Muazzam bir orkestra gibi, bağırışlar, nefes aalll, ıkınnn, hadiii geliyooo, telkinleri içinde herkes çalıştı o anda, güç bela doğurdum. Maşşallah tosun gibi di, ilk göz ağrım boy bos şahane, saçlar kulaklara kadar. Ama çok korkmuş ve morarmış doğdu, tüm gece da avaz avaz ağladı durdu.

  Ben de o kadar korkmuşum ki, Hakan "bebeği gördüğüm an seni uyutacağım" demişti. Yaptığı onca uyuşturucu ile Hakaan Hakaaan diye söylenmişim saatlerce. "Yahu bir deveyi uyutacak ilaç verdik, seni uyutamadık" demişti. Korkudan salgılanan adrenalinden bence . 

  Yeşim, annemle Şerif'e de bir travma yaratmış doğdu diye haber verecek yanlarına gitmiş habire ağlıyor, Zekiye diyo hıçkıra hıçkıra ağlıyo Allah demiş annem kızıma bişi oldu , o da başlamış ağlamaya, Şerif fenalaşmış.Yemin etti o gün, bi daha senin doğumuna girmicem diye. "Küçüğü bensiz mi doğurdun" olmuştu, ikinci kızımı gördüğünde ilk lafı :)

   Anneliğimin ilk heyecanlarını, ilk keyiflerini, ilk ergenlik tepelenmelerimi seninle yaşadım. Hiç bir gün pişman etmedin beni, iyi ki benim kızımsın, iyi ki ben doğurdum seni, büyüten anneannen oldu iyi ki. O yer evlerinin olduğu sokakta büyüdün iyi ki.

  Sağlıkla, henüz yaşamadığın mutlu anlarının çok olduğu ömrün olsun kuzum, AŞK zaten yaşam tarzın oldu bile. Nice yıllara BÜYÜK KIZIM ilk göz ağrım ...




  

5 yorum:

Unknown dedi ki...

Semra ablacım yazın beni acayip etkiledi..1 yıl önceki telaşıma heyecanıma götürdü..benimkinde bide erken doğum yapma korkusu vardı..vede normal doğumu seçenekler arsaına bile koymuyordum birebir aynı şeyleri yaşadım ..okurken gözlerim doldu.öpüyorum sevgiler..sılayada nice nice yaşlar:)).

Semra Çetindağ dedi ki...

Fulyacım sonucu herşeye değer bir maceradır yaşadığımız sağlıkla musmutlu yaşayasınız kuzucuğunla öpüyorum sevgiyle :)

Mehmet Tunç dedi ki...

hiç doğum yapmamış ve o sahneyi canlı görüp yaşamamış ben bile yazıyı okurken oralara gittim geldim. sağlıklı mutlu yaşlara olsun sılayada sanada mutlulukları yaşatmak görmek nasip etsin semra ablacım ;)

Semra Çetindağ dedi ki...

Yağmurum korkulacak bir şey değil, çok fazla abartılıyor demiştim, iş yerinde şefim herkes senin gibi doktor dostlarıyla yaşamıyor bu olayı demişti. Hak verdim o yüzden ekonomik hazırlığı tam olmalı bu işin anne ve bebek en konforlu şekilde yaşamalı. Tüm kadınlara dileyelim o konforu, başka bişi gelmez elimden ...

Adsız dedi ki...

Hahahahah çok sıkı hikaye olmuş.. İyiki doğurmuşuz sıpaları dimi? Ağladım uleyn..ismi.