3 Ekim 2013 Perşembe

Delikanlı Duruşlu Olmak

   Benim büyüdüğüm yerde "delikanlı" olmak cinsiyetten çok karakteri ifade eder. Delikanlı olmak dürüst, merhametli, ezilenin yanında olmak gibi bir sürü sağlam kişilik parçaları içerirdi. Oradan kalma alışkanlık sanırım yeni tanıştığım insanın karakterini bir köpek gibi uzun uzun koklarım.

    Kimseyi şakkadak sevemedim ben, gözlemlerim yaşamın içindeki duruşunu. Çok sonra yavaş yavaş severim, derinden sevdiğim çok ama çok az insan vardır, dizi geçmeyen suda sevdiğim çok insan vardır (ironime kurban nassı bi laf oldu lan, kullanırım ben bunu sık sık ) derin insanlar onlarla her yola çıkılır. 

   Başına bişi gelse ilk onlar koşar, nasılsın derken gözlerine bakarlar derin derin. Gerçeği sözcüklerde değil gözlerde ararlar. Hayatın içindeki duruşları da sağlam delikanlıdırlar.

   Bu gün ki delikanlılık tanımı nedir, anlamaya çalışıyorum, ama anlayamadım daha. Hiç yanılmadın mı derseniz, yanıldım yahu çok kez hem de, görüntünün arkasında şok edici karakterler gördüm, onları da ayrıca kutladım. Çok başarıyla kurgulamışlar ve oynuyorlar kendilerini. 

   Delikanlı duruşa örnek olarak, basından tanıdığım çifttir, kendilerine dağ başında kimseye muhtaç olmadan hayat kurmuş iki gencecik insan. Alakır vadisin de kendi yağlarıyla kavruldukları kimseye muhtaç olmadan yaşayan Birhan Erkutlu ve Tuğba Günal.

   Delikanlı duruşlu olmayan evliliklerde de, biri birinin parasının konforunda semirir. Sonra da ağlaşırlar "ay çok mutsuzum" diye. E boşan dersin, "nasıl yaşarım ekonomik olarak" derler . E o zaman zırıldama da arkadaş. Bu iki gençten feyz alsınlar. Yaşanır, her şekilde kimseye yük olmadan yaşanır. Sadece istemek gerek.

    Tek başına yaşamasını beceremeyen insana saygım yok. Sanırım annemden miras kaldı bana bu, çalışkana tapma huyum. Kimseye eyvallah etmedi her tür işte çalıştı badana boya, temizlik, tarlalarda pamuk toplama, bağlarda üzüm kesme, hasta bakma, kendi delikanlı gibi yaşadı ama, abilerimi çok yaydırdı gölgesinde. 

    Delikanlı olmaya uğraşın, yaşınız kaç olursa olsun öğrenilir bu. Kocanıza, karınıza, evladınıza, ananıza, babanıza kıçınızı dayamayın, her dem kendinize tutunun. Ölürler dağılırsınız. Kendi hayatlarına giderler, durmadan onları suçlarsınız. Eşiniz başkasına aşık olur yıkılırsınız. Mızıl mızıl ömür boyu öten sevimsiz insan olursunuz. 

   Bir de direk, olmaya gerek duymadan, delikanlı doğanlar var ki, sayıları çok azdır sonsuz saygı görürler yaşadıkları sürece. Etrafınıza gözlemci gözlerle bakın göreceksiniz onları, şu anda aklımızdan geçen DELİKANLI DURUŞLULARI selamlayalım hep beraber, gülümseyerek...   

3 yorum:

Adsız dedi ki...

Ne guzel..Eline saglik.. boyle yazilar , hazirlatmalar iyidir.. insanlarin beyninden bir daha suzulur gecer bazi dusunceler, duygular, durumlar, duruslar, algilar. Yazini okurken benim de tum bunlar aklimdan hep gecti.. Ne mutlu ki farkina varana veya isteyip yamukluklari hayatinan cikartip kendini duzeltene ..ADAM GIBI ADAM OLMAK DELIKANLI DURUSLU OLMAK KOLAY DEGIL ..OLANI DA ZATEN AYAKTA ALKISLIYORUZ.. Zeynep Nuray Oymak

Semra Çetindağ dedi ki...

Ayakta alkışlamaya devam Zeynep Nuray Oymak'ım, çok az delikanlı var :)

Adsız dedi ki...

Anam ne delikanlı kadınmışım ben meğersem:) içim cızz etti o ayrı.. Delikanlı yalnız kadınlar gelsin madem sıradaki şarkı...