13 Nisan 2013 Cumartesi

Ruhumuzdaki Derin Hüzünle Çarpışma

   Epeydir sesim soluğum çıkmıyor demi ? Derin bir hüzünle dağlanıyoruz şu sıralar. Uzun yıllardır iş arkadaşımız Haso, bir güzel insan, sağlam sağlık sorunları yaşıyor. Dellenmiş haldeyiz bir avuç insan, ne yapacağımızı da bilemiyoruz. 
  
   Biz 80 öncesi insanı, 80 sonasının yangınların da girdiğimiz iş yerimiz de, kendimizce iş komünü oluşturmuştuk. Ne mevki, ne mezun olduğun okul, ne aldığın maaş asla konuşulmadı. Lise mezunu ile Odtü mezunu zaman zaman aynı işi bile yaptı. Hiç yadırgamadan sorgulamadan hem de,  bu bir avuç insan, şu anda dört bir yana dağılmış olsak da, düğün ve cenaze alayı gibi olsak da ( son yıllar da ), hep dün ayrılmış gibi, bir araya hep  aynı sıcaklıkla gelebiliyoruz.

   Sadece Şerif ve Hasan kaldı aynı iş yerin de, onlar bizim son temsilcilerimiz olarak. Çok yalnız  olsalar da orada, dürüst duruşlarıyla hepimize iyi geliyorlar, arkamız da hiç olmazsa, zalimin zulmüne kale olacak ikisi (bir de yenilerden  Cüneyt katıldı onlara) diye .

   Şu anda herkes alarm halin de, ne yapabiliriz, nasıl yardım ederiz diye irtibattayız. Bu bile hepimizi ağlatıyor çok zaman. Yabancılaşmanın manyaklaştığı yıllar yaşıyoruz, o yüzden çok ama çok kıymetli bu duruş .

   Bu gün Şerif sabah dişçi de sağlam ellense de, attık kendimizi kocaman hüzünümüzle bisikletimizle yollara ( evveeettt yine Kaklıç yolları, layn dalga geçme, ben den başka yol çıkmaz, araba yok o yolda bi kerem ). Arca yetişip  katıldı,  sessizce aramıza .

   Yapımına tüm yaz şahit olduğumuz denize sıfır villanın sahipleriymiş yolda selamlaştık. Kaklıç'ı bilmiyorlarmış, geldiler bizimle. Kahve de sohbet ederken öğrendim o evin sahibi olduklarını, kocaman bir kahkaha attım " ayol daha dün bu evde insan yaşıyor mu? Bisikletleri bile yok? Napiiim böle evi lennn bi mangalı yanmıyo" dedim diye anlattım. Keşke başka bişi dileseymişim anam, ertesi gün karşıma oturdular. İkisi de Avukatmış, mütevazi esprili şaka kaldıran güzel insanlar. Çocuklarımız aynı liseden mezunlarmış. Epey lafladık, onlar geriye döndüler. Biz Arca ile Tuzçulu, Süzbeyli, Kuş cenneti yaptık. 

   Aldık balığımızı, balık satış sorumlusu, yandaki Yalın balık restoranının sahibi ile, balıkların temizlenmesini beklerken, şahane bir muhabbet yaptık. Yalın balık sahibi Yalın bey, yeni baba olmuş, hemen bize köpeoğlu mancası mezesi paket ettirdi ( beleş olm konsomasyonumuza saydı vallah ). Balıkçı da da "anaaa bitti mi Barbunlar tühh be" demiştim,  iri Barbunları saklamışlar  özel müşterilere, tabe ben emekçilerle kontak kurarım her zaman ondandır, satışçı abi içerden getirdi, seçti temizlemeye vermişti çoktan. Sorumlu da bize verildiğini görünce, pek bi memnun olduğunu belirtti, müdür ne de olsa  :) 

   Bisiklet kıyafetimle (geç oluyor zaman diye) hızla kızarttım balıkları yaptım, salatayı. Şerif de hızla kurdu sofrayı, kızımızla bi sürü şey konuşup, yedik içtik afiyetle. Kızımız odasına çekilince, Hasan odaklı içtik, lafladık, hüzünlendik, doldu gözlerimiz, içimiz de umutla ona şifalar diledik .

   Tüm bunları bir gün için de yaşadık ve bir kez daha anladık ki Dişçilerimiz de aynı şeyi söylemişler bu gün, bizim hayatımızı BİSİKLET  kurtarıyor. Üzerine binip pedala basınca, hayata HASSİKTİR LANNN diye biliyoruz. Hayat bize çok zaman  sağlam koysa da, yine bisikletin üzerine çıkıp ACIMA DI Kİ ACIMA DI Kİ  diyebiliyoruz. Hem de sizin kıçınızla güldüğünüz, Kaklıç kadarcık yerle (33 km len işte) yapıyoruz bunu . Valla bu gün hüzünle, 55 km bindik, kah güldük, kah hüzünden içimiz sızladı durdu . Hayat tam da böyle bir şey işte çok zaman. Hem gidiyosun, hem acıyo, gülüyo, ağlıyo, hepsi işte .

   Adam gibi sevin ömrünüz de bir kaç kişiyi, sağlam sevin,  beklentisizce, sırf o insanın güzel insan oluşundan dolayı sevin. Ve onlara bir şey olduğun da da avazınız çıktığı kadar ağlayın, onlara bir şey olmasın diye, inandığınız her şeyi yardıma çağırarak hem de...

   Nedense ben de şu anda fonda, alakasız da olsa. Yeni Türkü'den DESTİNA çalıyor. Size de fon olur belki ...

Hiç yorum yok: