19 Aralık 2013 Perşembe

Hediye Ya Da Armağan

   Yazının başlığını düşünürken hediye mi desem, armağan mı desem, dedim seçenek sizin ne derseniz deyin :)

   Benim çocukluğum çok sessiz sanki kimsesiz geçti oysa anam babam üç abim vardı. Kimse için önemli olduğum armağanlara boğulduğumu anımsamıyorum. İki naylon bebek var geçmişimde toputopu, birini dedemin mezarını ziyarete gelen eski karısı İzmir'den getirmişti (Manisa'lıyım ben). 
Diğerini rahmetli büyük abim 18 yaşında İstanbul'a çalışmaya gitmişti oradan getirmişti. Biri bende, biri annemin evinde durur kıymetliydi onlar bana alınmış tek armağanlardı.

   Tüm çocukluğum tüm gençliğim hep başkaların eskilerini giymekle geçti. Bir tek bayramlarda almaya çalışırdı bişiler annem, çokça onları da yardım sever güzel insanlar alırlardı. Şimdiki gibi göze sokulmazdı yardımlar, mahçup utangaç tavırla, sessizce yapılırdı herşey. 

   İlk kez 18 yaşımda kendi beğendiğim bir kaban alındı upuzun yıllar giydim severek. Annem giyer olmuştu son yıllarında, küçük abim aldı onu annemden anı diye, omuzuna atıp sabah kahvesi içiyormuş hala .

   Muhteşem güzel insanlar doluşmaya başladı hayatıma 20 yaşımdan sonra. Hala E 5 karayoludur gönlümün gümrüğünden geçiş yapanlara ömrüm. Nasıl sesli sevilir, nasıl armağanlara boğulur oldum öyle böyle değil. Yağıyor, sevgiyle düşünerek aklına gelerek seçilerek ince ince ayrıntıyla donatılmış armağanlar. 

   Ve ben ezilir oldum, asla tam karşılığını veremiyorum, şuna şunu almalıyım, şu bu gerekli diye not ediyorum. Denk gelmiyor aradığımı bulamıyorum. Sözler verir oldum hep sanki alacağım şeylerle ilgili, çok zaman utanıyorum.

   Başucum da bir veledimin Barış Bıçakçı'nın "Aramızdaki en kısa mesafe" kitabı, boynum da birinin atkısı, elim de birinin eldivenleri. Güzelim bisikletli kolyelerim, kahve içtiğim fincanım, çayımı içtiğim bisikletli kupam, enfes el yapım yastklarım. Export rakılar, minicik uzolar, ying yang kolyem. Bisiklette fosforlu soğuk koruyucu dizliklerim, bir sürü minik  bisikletler, camdan mavi meleğim, gidilen yerlerden taşınan şaraplar ve kadehleri, özel çaylar. 

   En güzel yanı da hepsinin "aklıma sen geldin" diye alınmış olmaları.

   Evde nereye baksam, kocaman gülümsüyorlar bana, sevgi dolu yüzleriyle ömrümü bahara çevirenler. Geçmişimin gri yıllarını, her gün rengarenk boyuyorlar, ruhlarından parçalar taşıyan armağanlarıyla. Ne zaman birine takılsa gözüm güneşler açıyor içimde. Üzerimde taşınacak bir şeyse benimle tüm gün gülümsüyorlar her yerde.

   İlk kızım babannesinin ilk torunuydu, hamileliğimden itibaren herşeyi Almanya'dan geldi kıç silme bezlerine kadar, kocaman körüklü bavulunu ayrı doldururdu babanne, yıllarca sevgiyle her şeyini taşıdı. 

   İkinci kızım şansızdı hem Almanya'da iki torun daha eklendi, hem emekli olunca babanne parası azaldı nafakası kesildi küçüğün. Ama onun şansı evrenden oldu her yerde bir armağan verildi herkes ona bişiler aldı. Almanya'da elti bile şaşmıştı "biz yıllardır buradayız dükkanlardan böyle armağan veren olmadı" demişti. Her girdiğimiz dükkan küçüğümü sevip minicik bir armağan verirdi.

   Bu gün gözümü açtığımda başucumdaki Barış Bıçak'çının kitabından aklıma doluşanlar bunlardı. Anlatmaya çalıştım sizden yağanları. Kendilerine birşeyler alarak gönlünü alamadığım, tüm dostlarım beni affedin size çok zaman tek verebileceğim sevgim ve hatalarınıza delirip mutsuz olacağınızdan korkup şiddetle saydırdığım atarlarım oluyor. 

   Varoluşlarınız sayesinde yaşlılıktan ölümden zerre korkmuyorum, yeter ki elinizi ömrümden çekmeyin...  

     


    

5 yorum:

Adsız dedi ki...

Teşekkürler, bu yazının kendisi bir armağan oldu. ;-) Barış Bıçakçı'nın kitabını okumuş ve beğenmiştim. "Aramızdaki en kısa mesafe", belki de bir armağandır? => http://canerfidaner.wordpress.com/2010/05/22/armagan/

Semra Çetindağ dedi ki...

Sevgili Caner "aramızdaki en kısa mesafe'yi" hisseden ruhlar, yaşamın cennetidir anlayana. Filmlerin armağanısınız siz de bana :)

Unknown dedi ki...

Yüreğie sağlık. İyi ki sen de varsın. Uzun zamandır okumamıştım. İyi geldin...

Semra Çetindağ dedi ki...

Benim yazılarım tavuk suyuna çorbadır her daim :P Hüseyin hepiniz iyi ki varsınız ve iki tekerle ömrüm şahit olmya doluştunuz :)

Adsız dedi ki...

Ahanda bu sefer yaşardı iki gözüm..benden sana kocaman bir kucak yılbaşı hediyesi olsun:) ismi