14 Ocak 2013 Pazartesi

Kendi Kaderini Çizemeyen Kadınlardan Biri

   Benim üç tane ağbim var. Birini kaybettik (o evli 2 çocukluydu), biri hiç evlenmedi hala bekar. Bunların gençliklerinden bir sürü kız görmeye gitme, isteme seramonileri, anılarım vardır. Üçü de birer kere nişanlanıp ayrıldı. Hepsi ayrı maceradır. Biri evlenip ayrıldı onu anlatacağım, aklıma düştü bu günlerde, o masum gülüşlü, güzelim yeşil gözlü küçücük kız.

   Annemin bir arkadaşı haber verdi gittik gördük, Manisa'nın bir kasabasının köyünde bir göz odanın içinde kalabalık nüfus yaşıyorlardı. Evin yolu çamurdan yürünmüyor, kapı önündeki ayakkabıların altı çamurdan kamyon tekerine dönmüştü. Bizim ailede garibandı, ama buradaki yoksulluk insanın içini kıyacak derinlikteydi. Baştan karşı olmama rağmen, kızı sevdiğim ve oradan kurtulmasını istediğim için olsun diye uğraştım bende.

   Doğudan gelmişler baba korkunç görünümlü bir adam, sert mizaçlı , tüm aileyi de çoluk çocuğunu oradaki tarlalarda çalıştırıyor, küçücük güzelim kardeşlerini bile. Allahı para olanlardan, babası ikna edildi, düğün dernek konuşuldu, her şey hazırlandı. Babası nüfus kaydını getirtecekti, son dakka da sorun çıktı kardeşim haftaya alıp gelecek kaydı elden,  düğünü ilan ettik bizim için  köyde iptal edilmesi yakışık almaz, yapalım düğünü, haftaya da oda nikahı kıyılır dedi. İkna oldu annem. Şimdi düşünüyorum da belki nüfusu bile yoktu o kızın.

   Davullu zurnalı düğün oldu, çok güzel bir kızdı ne istediyse aldık, çok sevinçliydim bende hayatı daha güzel olur bizimle diye düşünüyordum. Köy halkı bizi sevdi, biz onları, çok saygı gösterdiler bizim aileye. Aldık geldik kızı çeyiz dedikleri bir bohçanın içindeki ıvır zıvır dağlamıştı beni tüm eşyasının bir bohçacık oluşuna gözlerim dolmuştu. Üzülme zamanla her şeyin olacak dedim, annemle yaşayacaklardı. Evliliğin ilk on günü biz evimizi onlara bıraktık, başladı evcilik oyunu .

   Haftalarca nikah için baba aranıyor, bir türlü gelmeyen nüfus kaydı için, sinirler bozuldu. Kız abime hep saygılı, ama çok uzak ısınamıyor hiç. Bana tapıyor, yüzü bir tek yanımda gülüyor. Yolunda değil hiç bir şey. Bir türlü ısınılmamak abimi de bozdu, annem üzülüyor . Ortalık huzursuzluktan berbat halde.

   Ben aldım karşıma kızı, zor konuşurdu, hassasça uğraşıp konuşturdum. Gerçekler ortaya çıktı, son günlerde bizim evi sıkça telefonla arayan, teyzesinin oğluna aşıkmış. Aileler bilmiyormuş. "Peki neden evlendin" dedim. Babam öldürürdü beni onun kararı bu dedi. Birde beni esas dağıtan, beni çok sevmiş, "katlanırım, seninle olmak mutlu ediyor beni" dedi. Ben darmadağın oldum günlerce kendime gelemedim.

   Tekrar aldım karşıma konuştum hayat onun hayatı, abimi sevmediyse ömür geçmez. Benim kendi hayatım var, ve abimin bu hayatta yeri yok. Ailedir, bayram da seyranda görüşülür ama o kadar, hayatımın içinde olmadı, olmayacak. Sevdiğin insan seni kabul ederse git, kendi hayatın için savaş, bu hayat ölüm gibi, böyle yaşanmaz dedim. Bunları abim bilese amma olumsuz şeyler yaşardık, aramızda kaldı kızla.

   Ağbimi "gezmeye götür beni aileme bi kaç gün kalacam"  diye ikna etti. Sonra dönmeyeceğim dedi. Ortalık karıştı tabii . En çok annesinin ağlayışı mıh gibi kaldı aklımda. "Burada çamurun içinde öleceksin, kışın titreyerek donarak çalışacaksın, bak seni seviyorlar, dövülmeyeceksin, horlanmayacaksın, saygı göreceksin" diye anne ağladı ben ağladım. Kadıncağaz kendi hayatına ağıt yakıyordu.

    Dönmedi, giderken tüm altınlarını da almış. Tek sorun, ona takılan iki parça sonra yapacaktı abim masrafı çok oldu diye benim takılarımdan takılmıştı ( valla şimdiki aklımla düşünüyorum da, ne saçmalık bu işin tamamı saçmalıkmış) hep annemin ağlayarak abimin evlenmesini istemesiymiş, onu kıramamak, benide katmış böyle saçmalığa :(

  Onların benim olduğunu söylediğimde, anlamıştım ben gelinlik foton da boynundaydılar dedi. Ben sana bunları verdiğim için, babam bana etmediğini bırakmayacak biliyorum, ama seni çok sevdim, sadece senin için evlendim,  bu da sana teşekkürüm olsun dedi verdi.

   Aylarca içimi yaktı bu sözler, o güzelim yeşil gözleri yıllarca çıkmadı aklımdan. Kendi kaderini çizmeye karar verdi, yürüdü gitti kendi hayatına, tek tesellim bu olmuştu.

   Nedense aklıma düştü bu günlerde. Bir daha hiç bir haber alamadım. Şu anda 40 yaşlarında olmalı. Mutlu mu, değdi mi gitmesine, kalmasından daha mı iyi hayatı, hep merak ettim ama hiç öğrenemedim. Umarım mutludur değmiştir.

   Abim uzatmalı sevgilisine geri döndü. Çocuk diye tutturduğundan kalkışmıştı evlenmeye. Sevgilinin çocuğu olamayacaktı. Şimdi bir köyde, her cinsten hayvanları,  sevgilisi ile uzun yıllardır mutlu mesut yaşıyor. Piçus hayatının hüzünü bende, o hiç geriye bakmadan yürüdü gitti. 

Hiç yorum yok: