2 Ocak 2013 Çarşamba

İnternetin Tırstırıcı Gücü

  Ben teknoloji özürlüyümdür, telgrafta kalmış insanlardanım. Azcık kafamı yoram demiştim radyoya, ohooo düşünürken aklım çıkmıştı. Bizim kuşak her şeye tanık oldu, o anlamda son temsilcileriyiz sanırım. Gaz lambalı evleri, radyoyu, pikabı, teybi, televizyonu, cep telefonlarını, hepsini bir ömür de yaşadık, acaip çok acaip kuşağız biz .

  İnternetle zaten direk uzay yoluna fırlatıldık kaptan spok konuşuyo sanki, sık sık sosyal medya ağlarında. Ben bilgisayarlara uzak durdum ilgimi çekmedi hiç. Hiç unutmam 39 yaşımdayım (geç kalmışın mı diyosun çarparım haaaa) kızlarımdan biri bişi anlatıyo çok bilgili babaları "anlamaz annen anlatma boşuna" dediiii, ahaaaa biri bana bunu derse mehteranlarım muhabere ezgilerini çalmaya başlar. Bak şimdi aklıma bişi geldi onu da anlatam. 

  Seramik laborantlığı yaptım ben 14 yıl. Bir gün şef bizi çekti konuşma yaptı. Mühendislerin kullandığı, adında hayır olmayan, böyle isim mi olur lan "atomik absorbsiyon spektro fotometre" cihazını kullanmayı öğreteceğim. Kim başarılı olursa sorumluluğu onun olacak dedi. Aslında benim olmalı direk, çünkü benim labortuarımın cihazı. Ama karşımdaki de erkek ondan yana  tercihleri  bence, arızam dan korktuğundan yarışmaya çevirdi işi. Çok kızdım, oturdum çalıştım, kullanmayı ezberledim. Baktım arkadaşım çalışmıyo uğraşmıyo, gördü ben deki hırsı "ben böle bişi istemedim valla" dedi. . "Gel çirkin iş bu, yarışmayalım beraber yaparız" diyelim dedim. Kısadan hisse kızarsam atomik değil uçak kullanırım uleyn :)

  Kızlarım soktu beni nete, en çok sevdiğim yanı, istediğim tüm gazeteleri okumaya bayıldım. Msn yazışmalarını sevdim. İcq da dolanmaya şaştım. Sınırsız kotadan filmlere dalmaya bittim bittim. Bisikletle faceboktan odama dolanlara şıkır şıkır oynadım. 

   Facede 140 karakter kısıtlaması kalkınca, yazılarımın uzunluğu arttı yavaş yavaş. Abidik gubidik paylaşımların arasında, kendimi anlatışımı seven çok oldu. Bu gün bir veledim "senin gibi yazıyor bisikletçilerin bazıları farkında mısın? " dedi. Ne güzel, herkes kendi ruhunu anlatsın işte. Bir şehzadem açtı bana bu bloğu tüm face yazılarımı toplayıp. Blogları sıkıcı bulurum ben. Aha da gitmiş gezmiş yemiş sıçmış hepsini fotolamış. İçime fenalık gelir, yahu hani bize, bir güzel insan hikayesi taşı, anlat derin duygularını, o yaşadığının sana kattıklarını  demi. Bu yüzden blog okumam pek. 

  Benim de kim okur lan bloğumu diyordum. Valla birileri harbiden okuyo yahu. Öle bakmışlardır. Sıkılırlar, bi kaç yazı sona artık okumazlar diyorum, yok okuyorlar. Türkiye'den okuyanların hepsinin, tanıdığım insanlar olduğunu sanıyorum. İsviçre'den Safiye, Almanya'dan dost çok. Ama Amerika size şaştım da kaldım arada tırsıyorum "lan beni cia dan falan mı izliyorlar? Kim okur lan beni Amerika'dan diye şaşıp duruyorum her gün, Amerika saygılar :)) Yunanistan'dan Papatya. Avusturyaaaa, Ürdünnnn, Rusyaaa olm var yaa, siz de benim gibi bir manyağı okuyorsunuz yaaa 9/8 ritimde bir roman havası armağan ettim sizlere. Birleşik Krallık Sema ile İlker okuyodur. Fransa baktınız gördüm, devamsızsınız, Slovakya sizde bakıp kaçtınız :))

  Acaip bir mecra bu net alemi, gücü deli. İki sene de sokamadıkları bisikleti, metroya on beş günde soktuk, internet grubuyla organize eylemlerle, öyle bir gücü varmış, deneyimledik.

Nassı oluyo acaba lan tüm bu işler, telgrafta kalmış kafamı yorsam da, almıyor olmayan aklım. Telgrafın tellerineee kuşlar mı konarrrr :))

3 yorum:

Şerif Çetindağ dedi ki...

Alıştım artık, günah keçisiyiz sonuçta. Anam yok babam yok, vur abalıya.

Aşçı Fok dedi ki...

Çılgın kadın :))))pardon Sultaaanımızzz...

Semra Çetindağ dedi ki...

Aşçı Fok'cum hehehe sende başladınsa öyle demeye yandınız tam sultan olurum size :))