28 Aralık 2012 Cuma

Saatler

    Saatlerle ilgili upuzun konuşa bileceğimi anladım, dün gece yatmadan önce yaşadığım olayla, kendi kendime şaştım kaldım. Cep telefonları çıktı çıkalı o caanım kol saatleri az kullanılır oldu. Prestij olarak takılan pahalı saatler azcık kullanılıyor.

   Ben yeleklere takılan cep saatlerini çok severim.Dedemden kaldı annemden kaldılara bayılırım. Kaynanamın uzun yıllar çalıştığı firmadan, armağan olan saatini bana evlenirken takmıştı, çok değerlidir benim için. Alın terinin heykeli gibidir, metali kolumu boyasa da.

    Gece uyuma seramonim şöyledir, dizi bile izlesem, uyumadan önce ninni niyetine mutlak bir film izlerim. Filmi izledim, azcık da kitap dergi okurum, onu da okudum.Tamamdır okuma lambamı kapatmadan önce saate bakarım. 
    Anaaaa saatim yok lan, minicik 17 yıllık masa saatim (hakkat ya çin malı saat amma dayanmış aferin ona) yerinde yok. "Temizlik yaparken düşürdüm mü acaba?" diye arandım yok arkadaş. Vayy kırize girmiş morfinman gibi oldum, uykum kaçtı. Heralde kızım aldı saatine bişi olduysa diye düşündüm.Ama gece gece kendimde keşfettiğim bağımlılığa hem şaşırdım, hem güldüm.

    Yahu salak napıcan saati, sanki şirket yönetiyom da, aman toplantıyı kaçırmıyım, sanki basın açıklaması yapacağım sabah haberlerin de. Nereye gidicen, napıcan Allaan emeklisi,dünya kıçında değilcisi, ev de keyfin gurusu diye kendimle amma dalga geçtim, gece  gece.


     Sabah gözümü açtım alışkanlıkla saate bakıyom, beynim aynı anda, "saat yok salak" derken, anaa saat yerinde ya lan oldum.Alan bırakmış sabah saati.

     Yaa saat önemli, hava da kapalıysa anlaşılmıyor günün neresinde olduğumuz, güneşe göre ayar olamıyosun. Öyle demeyin saat önemli. Kaç kere bakıyonuz saate siz, dededen kalma saatiniz var mı? Duvar saatiyse çok kıskanırım.Bak şimdi aklıma geldi, du onu da anlatayım duvar saati dedim de.
    Annem uzun yıllar başkalarının duvar saatlerine bayılmıştı, serde garibanlık var, almak için, sıra hiç ona gelemedi. Çalışmaya ilk başladığımda ona güzel bir duvar saati aldım hani şu sarkaçlılardan. Bayağı bi paraydı taksitle almıştım.

    Çok beğendi ağladı hatta, kızımın ilk maaş armağanı diye. Özel asıldı duvara, saat başı çalıyor dan dan dan, cık cık cık çalışıyor. Abilerim mahcup, ben kız başıma almışım saati.Her şey güzel, arada gülümsüyerek bakıyor annem duvara, ben de gururla mutluyum.
  
  Bir hafta sona hepimizin psikolojisi bozuldu. Önce  çalışma sesi çok yüksek geldi, gecenin on ikisinde, on iki kere kilise çanı gibi gürültüyle çalması perişan etti bizi. Geceleri sarkaç sökülüp durdurulmaya başlandı. Mekanik ses sürüyor, cık cık çalışıyor. 
   En sonun da geri verildi. Üste para verip fırın almıştım anneme. Ev de gece huzuruna kavuşmuştu :)

Hiç yorum yok: